Galatasaray, Avrupalı kimliğiyle bu sezon destan yazdı. Avrupa'da yenilgi yüzü görmediği gibi deplasmanda gol yemedi ve ilk maçta yakaladığı liderliğini bırakmadı. Bu büyük başarı Galatasaray'ı Mart'ta oynanacak 16'ya taşıdı. Terim ve öğrencilerini Türkiye'ye yaşattıkları bu zaferden dolayı kutluyorum.
Galatasaray, Lazio'yu İtalyan Milli takım hocası Mancini'nin oyun anlayışıyla durdurdu. Marsilya ve Lokomotif Moskova deplasmanlarında hücumu daha fazla düşünen Galatasaraylı oyuncular maç boyu sakinliklerini korurken "Kompakt" anlayış içinde Lazio'yu çabuk hücum edeceği ve ayağa isabetli pas yapacağı geniş alanları vermedi. Özellikle Muslera ve Marcao, Galatasaray'ı bir maestro gibi yönetti. Fatih Terim'in çıkardığı doğru kadro değişikliklere kadar dikkatli, sakin ve disiplin içinde oynadı. Yedlin-Aanholt ikilisi bölgelerinden hücuma az ama kontrollü çıktı. Babel hücuma katkı sağlamadı ancak topu önde tutarak takımını rahatlattı. Feghouli güçlü olduğu anlarda oyunun yönünü değiştirdi ama ikili mücadelelerde fizik olarak yeterli değildi. Taylan çalışkandı, Berkan ise yorgun göründü. Galatasaray topu Lazio'ya bırakıp alanları daraltarak güvenli savunma yapmaya özen gösterdi. Diagne'nin oyundan çıkması bana göre hataydı. Çünkü Diagne, Lazio savunması önünde duvar olurken sık sık savunmaya yardıma geldi. Diagne özellikle Lazio'nun kullandığı duran topların çoğunu uzaklaştırdı. Digane'nin çıkışı Galatasaray takımının boyunu da kısalttı. Terim, tecrübeli Feghouli ile Babel'i herhalde oyundan yorulduklarını düşündüğü için çıkardı. Ancak Morutan, Ömer Bayram ve Emre Kılınç Galatasaray'ın ilk onbir kadrosunun yakaladığı oyun ritmine katkı vermedi. Bu değişiklikler rakibe baskı yapamayınca Galatasaray savunmaya yaslanmak zorunda kaldı. Kerem'le önde baskı yapamayınca Terim de Mustafa'yı oyuna alarak doğru yaptı, Luyindama tercihi de savunmanın boyunu uzatıp ve direncini arttırdı.