Fatih Terim döneminde kazansa da kaybetse de Galatasaray'ın saygı duyulan, beğenilen ve en önemlisi güçlü karakteri olan bir oyun anlayışı olmuştur. Terim, oyuncularından belirlediği oyuna ciddiyet içinde sadık kalmalarını ister. Terim'in yüksek karakterli oyun anlayışında öğrencilerinden istediklerine bakalım:
1- Top bizde kalmalı. 2- Pas hataları en aza indirilmeli. 3- Savunma ile hücum arasında mesafe en az olmalı. 4- Tempoyu biz ayarlamalıyız. 5- Çok koşmalıyız, mücadeleyi hiçbir durumda bırakmamalıyız. 6- Rakibe önde baskı yapmalıyız ve hızlı kanat hücumlarını düşünmeliyiz.
Ancak; Terim'in başucu kitabında ilkler arasında şu yazar: "Bir şeyi kazanmak için bazı şeyleri kaybetmelisin.
Ve unutma... Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin." Bu sözler, tecrübeli hocanın olmazsa olmazıdır.
Galatasaray'ın Antalya'daki iki idmanını baştan sona izledim. Gözüme çarpanlar nedir?
Galatasaray takımı, Antalya Havalimanı'na takım elbise ve kravat takarak indi. Bu görüntüyü Terim'e sorduğumda aldığım cevap, "Büyük takım olduğumuzu oyuncularımıza hatırlatmak istedim" şeklindeydi. Çünkü son yıllarda Galatasaray bu ciddiyetini kaybetmiş, kıyafet konusunda oyuncular kafalarına göre takılmaya başlamıştı. Takım elbise belki bir ayrıntı ama ciddiyeti gösterir.
İgor Tudor, takımdaki birçok oyuncuya sırtını döndü; Hakan Balta, Donk, Yasin, Selçuk ve Sinan Gümüş'ü kulübeye mahkum etti. Galatasaray'da Donk dışındaki yerli oyuncular şampiyonluk konusunda tam bir hafıza kartıydı. Terim ne yaptı?
Herkese kucak açtı. Tudor'un dışladıkları, idmanların en çalışkanlarıydı. Terim, tüm takıma yerli ve yabancı gözetmeden, "Ben herkese eşit mesafedeyim.
Formayı ben vermem, siz alırsınız" mesajını verdi.
Tudor döneminde aynı kare içinde bir kez bile çalışmayan Eren-Gomis ikilisinin aynı grubun içinde olduklarını gördüm. Yerliler ile yabancılar karışık biçimde oynadılar. Aileyi büyüten, güçlendiren en önemli unsur birlikte hareket etmektir. Florya'da kaybolan arkadaşlık ilişkilerini ve aile ortamını Terim, 'hoca, baba, arkadaş' anlayışıyla yeniden inşa ediyor. Galatasaray güçlü bir aile olduğunda kupalar ve şampiyonluklar kazanmıştır.
***
'KAPTANSIN, SEN KARAR VER'
Halk arasında, "Yiğidi öldür ama hakkını ver" diye bir söz vardır. Bu sözü Selçuk İnan için kullanıyorum. Selçuk'un karnesine bakalım: 264 maçın 255'ine ilk 11'de çıkmış. 57 gol atarken, 58 de asist yapmış ve toplamda 115 gole imza koymuş. Selçuk; 4 Süper Kupa, 3 Türkiye Kupası ve 3 Süper Lig şampiyonluğu kazanmış..
Antalya'da idman sonrası Selçuk, hocası Terim'in yanına gelip şöyle dedi:
"İdmanlara otobüs yerine bagetlerle (golf için kullanılan arabalar) gelebilir miyiz?
Terim'in cevabı anlamlıydı: "Selçuk bu takımın kaptanısın ve kararı sen vermelisin. Ayrıca bagetlerle idmanlara gelmek çok doğru bir fikir." Bu diyalogda Terim öğrencisi Selçuk'a kaptan olduğunu hatırlatıyor ve ona verdiği değeri gösteriyordu.
Galatasaray'da 7'nci sezonunu oynayan ve Tudor tarafından dışlanan Selçuk İnan'ın Fatih Terim'le birlikte yeniden ayağa kalkacağını düşünüyorum.
***
AVCI BÜYÜLEDİ
24'üncü Uluslararası Pro- Lisans Antrenör Gelişim Semineri'ne davetliydim. Yerli ve yabancı ünlü isimler futbol adına müthiş bilgiler aktardı.
Eto'o-Kone-Pepe üçlüsünün futbolumuz, teknik adamlarımız adına söylemleri etkileyiciydi. Pepe'nin genç oyunculara ve özellikle Cenk Tosun'a önerdikleri ilgi çekti. Özellikle Abdullah Avcı'nın "Ben" demeden ekip ruhuna vurgu yaparak barkovizyonla ortaya koyduğu bilgi bankası beni büyüledi ve Başakşehir'in yükselişinin tesadüf olmadığını gösterdi.
Emeği geçenlere teşekkür ederim.