Tarih: 22 Aralık 2009.. Yer: Florya'da GS TV stüdyosu. Hasan Tankaya'nın yönettiği, ben ve Cüneyt Tanman'ın katıldığı Futbol Akşamı programının konuğu Arda Turan olmuştu. Sohbetimiz sırasında şimdilerde Barcelona'da birlikte oynadığı Messi için, "Dünyanın en büyük futbolcusu... Müthiş yetenekli" ifadesini kullanmış, kendisini tanımlarken, "Önder bir oyuncuyum" demişti. Avrupa hedefini açıklarken Arda, "Avrupa'nın her takımında rahat oynarım" demişti. Arda kalitesi ve yetenekleri sayesinde Atletico Madrid'den Barcelona'ya hak ederek transfer oldu. Arda benim için çok çok özeldir. Türk futbolunun en değerli mücevheridir.. Karakter olarak "Adam gibi adam"dır.
Milli maç performanslarına bakınca Barcelona'da oynamadığı ve oynadığı dönemde iki farklı Arda var. Türkiye'nin; Letonya, Hollanda, Çek ve İzlanda maçlarında müthiş bir Arda izledim. Arda o dönem Barça'nın transfer yasağı nedeniyle sadece Milli Takım'da oynayabiliyordu. Maç eksiğine rağmen Milli Takım'ın en çalışkanı ve en üretkeniydi.
İki kupalı şampiyonluk yaşadığı Barça'da ilk 11'de oynamamak bence Arda'yı bozmadı. Ancak As Gazetesi'nin Arda'yı, "Yılın en kötü transferleri" listesinde göstermesi bilinçaltında Arda'nın futbol aklını karıştırmış. Karadağ ve Slovenya maçlarında Arda'yı "Nasıl bir futbolcuyum, görün" gibi bir anlayış içinde olduğunu gözlemledim. Bu iki maçta paylaşımcılıktan uzak topla daha fazla oynayan Arda'nın bilinçaltına yerleşen bu saplantıdan hatta baskıdan kurtulması gerekir. Fransa'da Hollanda-Çek-İzlanda maçlarındaki gibi sadece oynayan değil, oynatan, üreten ve lider Arda'ya ihtiyacımız var.