Rodallega'nın "jenerik" golünden sonra Galatasaraylı oyuncuların geriden gelip maçı kazanmaları kupaya verdikleri önemi gösteriyor. Bu geri dönüşte Sabri'nin oyuna girip sağ kanada Olcan'ın da sol kanada geçmesinin büyük katkısı var. Demek ki; herkes yerinde oynamalıymış... Bilal'in ilk on birde başlaması Mustafa Hoca'nın, Konya maçında, "Bilal neden oynamıyor?" sorularına verdiği gereksiz tepkiydi. Hoca medyayla bu tür düelloları sever. Bilal-Selçuk-Sneijder-Donk aynı anda ancak Galatasaray skor olarak rahatsa oynar. Ya da Bilal üç oyuncudan biri yoksa ya da biri çıkacaksa tercih edilir. Sabri'nin sağda Olcan'ın solda oynaması Sneijder'i de Selçuk'u da pozitif etkiledi. Zaten oyuna Sabri ile başlamamak hataydı.
Mustafa Hoca'nın, Olcan'dan bir Sinan Gümüş yaratmak istemesi ise fanteziydi. Sinan ile Olcan aynı tip oyuncu değil. Sinan içeri, dışarı çalım atar dikine de top sürer.. Sol ayaklı Olcan sadece sol kanatta oynar ve etkili ortalar yapar. Galatasaray iki golü Olcan'ın sola geçmesinden sonra buldu. Selçuk'un attığı golde topa vuruş kalitesi mükemmeldi.
Mustafa Hoca, değişiklerden sonra oluşan Galatasaray'da ısrar etmeli. Bu arada Chedjou ile Carolle'a da "Riskli oynamayın" uyarısını yapmalı. Podolski "merkez santrfor" oynayabilir. Çünkü Umut özgüvenini yitirmiş. Podolski ayrıca önde top tutar ve Sneijder-Selçuk-Donk üçlüsünün ceza alanı önünde duvar pası yapmalarını sağlar. Gerçek şu; Linnes kanat bindirmelerine yeterli pas desteğini almıyor. Maçta iki defo vardı... İlk defo; 5 günde 4'ncü maça sahne olan stadın kötü zemini. Türkiye'nin en verimli topraklarına sahip ve demiri diksen ağaç olan Manisa'ya bu zemin yakışmıyor. İkinci defo; hakem Mete Kalkavan.. Kalkavan'ın gözü önünde Chedjou'yu kolundan çeken, Hakan Balta'ya çelme takan, taç atışını kullanmayan Muğdat'ın kart görmemesi şaşırtıcıydı. Kararlarına bakarsak; Kalkavan'ın Galatasaray'a karşı ciddi bir alerjisi var.