Çok sevdiğim bir söz şöyle der; "İnsanlar karşılaştığınız fırtınalarla ilgilenmez, gemiyi limana yanaştırıp yanaştıramadığınıza bakar." Hollanda maçı Milli Takım gemisinin ya Fransa limanına doğru yanaşacağı ya da dalgalarda kaybolup gideceği bir maçtı. Grupta en stratejik ve taktiksel olarak en akıllıca maçlarımızı Hollanda'ya karşılı oynadık. Amsterdam'da galibiyeti elimizden kaçırdık, Konya'da Hollanda'yı yerle bir ettik. Başarıya giden yolda en önemli etken kompakt futboldur. Letonya'nın bize yaptığını biz Hollanda'ya yaptık. Topu onlara verip bloklar arasını fazla açmadan oyunu kontrol ettik. Takım halinde oyunun boyunu hiç uzatmadık. Ancak bireysel anlamda Burak'ı, Oğuzhan'ı, Arda'yı, geriden de Ozan Tufan'ı hücumlara hızlı ve çabuk çıkardık. Kompakt futbolun sihriyle rakibi dar alanda oynamaya mahkum kıldık. Eğer geniş alanda oynamaya kalksaydık biz farklı kaybederdik.
Fatih Hoca'nın, Oğuzhan tercihi çok doğruydu. Keşke Letonya maçında da oynatsaydı. Çünkü Oğuzhan oyuna kalite ve akıl koyarken Arda ve Hakan Çalhanoğlu ile mükemmel birliktelik sağladı. Attığı golde Hollanda defansının arkasına yaptığı boş koşu çok önemliydi ama gol vuruşunda topun altına girmeyi düşünmesi kalitesinin belgesiydi.
Arda çıkana kadar takımın maestrosuydu. Sadece oyunu yönetmedi arkadaşlarıyla konuşup sık sık uyarılarda bulundu. Depay ve Sneijder gibi oyuncuların etkili vuruşlarına izin verilmedi. Ancak Arda çıktıktan sonra Milli Takım, organize konusunda dağılır gibi oldu. Fatih Hoca, Mehmet Topal ve Olcay değişiklikleriyle Milli Takım'ın topu kullanma becerisinden çok mücadele performansını artırdı.
Milli Takım gemisi Fransa limanına yanaşacak gibi görünüyor. Bu oyun anlayışını Çek deplasmanında ve içerdeki İzlanda maçında da uygulamalıyız. Çünkü bu iki takım da Hollanda gibi geniş alanda oynamayı seviyorlar ama dar alana sıkıştıklarında bocalıyorlar.
Fatih Terim ve oyuncularını kutluyorum, eleştirmek için kılıçlarını hazırlayanlara ise 'geçmiş olsun' diyorum. Çünkü ağıt yakamayacaklar. Milli Takım'ın başarısızlığından reyting yapmaya çalışanlara ise sözüm şu; 'Gölge etmeyin yeter.'
