Önce, "Mancini'yi gönderin Shakhtar tarafını ben hallederim" diyen ve imza atmak için İstanbul'a gelmesi beklenen Lucescu'nun, "Özür dilerim. Ahmedov'u bırakamıyorum. Shakhtar'da kalıyorum" şeklinde çark etmesinden sonra Galatasaray, elinde bir B planı olmadığı için hoca konusunda başı kesilmiş tavuk gibi çırpınıyor.
Gündeme düşen hocalara bakalım; Löw, Klinsmann, Advocaat, Hitzfeld, Tuchel... Bazı medya kuruluşları, bu isimleri "Uydur uydur ipe diz" mantığıyla yeni adayları da ekleyerek Galatasaray'a yakıştırmaya başladı.
Bir Çin atasözü şöyle der: "Neye ihtiyacı olduğunu bilen bir acemi, aklı başında olmayan bir bilgeden daha zekidir.."
Lucescu'nun gelmesine kesin gözle bakan ancak "Gelemem" mesajıyla hayal kırıklığı yaşayan Başkan Ünal Aysal "Panikleme" sendromu yaşamaya başladı. Aysal, hoca konusunda hata yapmamak adına kılı kırk yarıyor. Herkese danışıyor.
GÜNDEME MOYES DÜŞTÜ...
Gündeme bir anda David Moyes düştü ve Les Ottomans'ın kapısından içeri girdi. "Haydaaa!" dememek mümkün mü? Manchester United, Moyes'le Premier Ligi 7'nci bitirirken 1990 yılından bu yana ilk kez Avrupa kupalarına katılma hakkını elde edemedi. Moyes ile Mancini arasında felsefe olarak hiç fark yok. Mancini'yi kadroyu sık değiştirmesinden, istikrarsızlığından ve oyuncuların yerlerini maceracı ruh içinde sık değiştirmesinden dolayı eleştirmiştik. Moyes de Manchester United'ı her maça farklı onbirle çıkardığı için çok ağır eleştirilmiş, futbolcular isyan etmişti. Yönetim Moyes'e "Go Home" dedi..
David Moyes'i getirmek İtalyan Mancini'nin İskoç versiyonu olur. Mancini sonrası Moyes'le çalışmaya "Terzi aynı, elbise farklı" yorumunu yaparım..
AYSAL İÇİN ÇOK ZOR BİR SEZON
'Başarı.. Başarı Başarı' sloganıyla göreve gelen Başkan Ünal Aysal için önümüzdeki sezon çok zor olacaktır. Galatasaray 2014-15 sezonunda ezeli rakip ebedi dost Fenerbahçe ile 4'üncü yıldızı "Ben takacağım" rekabetine girecek. Galatasaray taraftarı da bu baskıyı hem futbolcular hem de yönetim üzerinde ciddi hissettirecektir. Başkan Aysal bu özel sezonda, Galatasaray'ın başına baskıyı kaldırabilecek, oyuncuları yönetebilecek hem tecrübeli hem de "Bu takım benim takımım değil. İstanbul'a alışamadım" gibi mazeretler üretmeyecek hocayı getirmelidir. Bu özel sezon öncesi "Yerli hoca ile çalışmam. Yabancıyı tercih ederim" saplantısına girmek ve önündeki ateşi görmeyip dağdaki ateşe bakmak doğru değildir. Bu özel sezon için Galatasaray'ın ihtiyacı özel sezonlarda şampiyon olmayı seven Mustafa Denizli'dir..
Başkan Aysal'ın Denizli ile samimiyeti olduğunu ve kendisini sevdiğini biliyorum. Ancak Aysal'ın "Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" örneğindeki gibi davranmasını anlamıyorum.Fatih Terim'le yaşadığı ayrılıktan sonra yazılı ve görsel medyada ağır eleştirilere uğrayan Başkan Aysal'ın, "Denizli'nin de medyası var ve güçlü" yorumuyla bu birlikteliğe sıcak bakmadığını duydum.
ONA SAYGI DUYULUR
Mustafa Denizli Türkiye'de oyuncuların kafasındaki korku prangalarını kıran ve yüreklerine cesareti aşılayan bir hocadır. Denizli'ye tüm kurumlar ve oyuncular büyük saygı duyar. Florya'nın havasını da nasıl yöneteceğini de bilir. Denizli iyi bir taktisyendir. Futbolcuların psikolojisinden de çok iyi anlar. Mevcut oyuncu grubunu Mustafa Denizli mükemmel yönetir.
SAKİN AMA ÇOK DİSİPLİNLİDİR!
Gerektiğinde nabza göre şerbet verir. Sakin görüntüsüne rağmen gerektiğinde disiplinin en sertini uygular. Duydum ki; Florya'da kendi tezgahlarını kurmak isteyenler Denizli ile ilgili Başkan Aysal'ın kafasını karıştırıyormuş. Başkan Aysal'a önerim; tribünlerin hedefi olmak ve Mancini dönemini yaşamak istemiyorsanız baskıyı kaldırabilecek, tribünleri coşturacak ve futbolcuların ruh halinden anlayacak hocayı getirin.