G.Saray'ın yıllardır düzenlenen 'Emirates Cup'a davet edilmesi hem tercih edilen takım olma adına hem de prestij açısından büyük önem taşıyor. Arsenal, Napoli ve Porto'nun G.Saray gibi bu sezon Avrupa'da Kupa 1'e katılacak olması 'Emirates Cup'ta izleyenlere Şampiyonlar Ligi tadını verdi. Tek fark statüydü. Maçların heyecanı, tribünlerin doluğu ve seyircilerin "Futbol bir şov. Keyif almak gerekir" felsefesiyle eğlenmesi mükemmeldi. G.Saray da artık TT Arena'da bu tür takımları davet ederek bir turnuva düzenlemeli.
G.Saray, Arsenal ile 59.608 seyirciye karşı oynadığı final maçının ikinci yarısında sergilediği muhteşem futbolla 'Emirates Cup'ı kazanarak tarihe geçti. Terim, ev sahibi Arsene Wenger'e karşı 2000 UEFA finalinden sonra ikinci kez zafer kazandı.
ELMANDER FİŞİ ÇEKMİŞ
İlk yarıda sahada uyumsuz, pas kalitesi düşük, birbirini tamamlamayan oyunculardan kurulu klasik bir Galatasaray vardı. Hamit, Engin ve Ambarabat araya attıkları paslarda topun yönünü ve şiddetini ayarlayamadılar. Arsenal, "Tank" gibi ağır hareket eden Galatasaray'ın üzerine kanatlardan hızlı ve çabuk gitti. Elmander'in fişi çektiği isteksiz mücadeleden belliydi.
Terim'in ikinci yarı Drogba ve Sneijder'i oyuna alması önce Arsenal taraftarının sonra da Arsenalli oyuncuların üzerinde ciddi baskı oluşturdu. Bu iki yıldız, Galatasaray'ın oyun zekasını ve kalitesini yükseltti. Drogba'yı iyi tanıyan Arsenal seyircisi Fildişili oyuncuyu öfkelendirmeye çalıştı. Atılan laflara gülerek karşılık veren Drogba iki pozisyonda "Egoist" davranmasına rağmen yaptığı mücadele ve attığı iki golle Galatasaray'ı şampiyonluğa taşıdı.
Semih, ilk kez sol stoper oynarken Chedjou ile uyum sorunu yaşamadı. Kayseri'de sürekli maç oynayan Ceyhun çalışkanlığıyla Galatasaray'ın fizik ve koşu kalitesini yükseltti. Emre'ye bir önerim var; iki pozisyonda şutu denedi ama topu dışarı vurdu. Emre, Sneijder gibi bir ustadan "Topa nasıl vurulur?" konusunda ders almalı.