Hollanda'ya "Takım uyumu" konusunda bizden çok daha iyi görüntü verdiği ve daha disiplinli olduğu için boyun eğdik. Milli Takım mücadele konusunda özveriliydi ama yardımlaşmada, takım uyumunda "Akordu bozuk" orkestraya benziyordu. Hollanda'ya Sneijder-Robben- Van Persie üçlüsü patronluk yaparken diğerleri "Sadık işçiler" gibi mücadele etti ve pozisyon alırken az hatayla oynadı. Hollandalı oyuncular topla rakip arasına girerken vücutlarını akıllı kullandılar. Biz ise ayağımızdaki topları kolay kaybettik, ikili mücadelelerde ayakta kalamadık.
Milli Takım'a oyunu yönlendirme konusunda Emre-Arda- Hamit üçlüsü kumanda ederken diğerleri bireysel becerileriyle ön plana çıkmaya çalıştı. Özellikle Sercan- Tunay ikilisi pas verecek uygun pozisyonlarda "Golü ben atayım" egoizmine yenik düştü. Kaptan Emre oyuna katılmadı, araya final pası atamadı, göbekten dikine bindirmeler yapmadı ve ikili mücadelede yetersiz kaldı.Yaratıcılık olarak tüm yükü üstlenen Arda, Milli Takım'ın en etkili atağını kendi yaratıp kendi harcadı.
Abdullah Hoca'nın Tunay tutkusu tutmadı. Gökhan Gönül varken sağbekte Hamit ısrarı Hollanda'nın etkili pozisyon üretmesini sağladı. Topal üçüncü stoper gibi oynayacaksa (oynayamaz) ilk golde Van Persie'ye kafayı vurdurmamalıydı. Avcı mütevazı, çalışkan ve sevilen bir insan. Milli Takım'ın başına geçtiğinde futbolcular tarafından hemen "Sevgi, destek ve sahiplenme" çemberi içine alındı. Hiddink, bu çembere giremediği için kaybetti. Avcı'ya uyarım; karşılıklı sevgi, kadro seçiminde duygusallığa yol açmamalı. Eğer Umut oynuyor, Burak sonradan giriyor, kulübede Selçuk oturuyorsa bu işte bir yanlış var. Selçuk orta alanda oynamalıydı. G.Saray'da Umut'un attığı gollerin asistini Selçuk yaptı.
Yol yakınken uyarı: Takım ritmini yakalayamaz, iskelet kadroyu oluşturamazsak hedefe ulaşamayız. Bu denge, "Toplama takım" görüntüsüyle kurulamaz. Milli Takım'ı ayağa "Lokomotif kadro" anlayışı kaldırır.