Çağdaş futbolda basit oynamak çok önemli. Bunun için futbolcuların egolarının törpülenmesi ve herkesin paylaşıma açık olması gerek. Geçen yıl yeniden kurulan Galatasaray'ın başarısındaki en büyük faktör herkesin basit oynama alışkanlığı içinde birbirine yardımcı olmasıydı. Kimse egosunu takım oyununun önüne koymadı. Fatih Terim'in "Önde basan, top rakibe geçtiğinde doğru pozisyon alan, coşkulu oynamayı alışkanlık haline getiren, disiplinli, savaşçı" oyun felsefesinin bu sezon da Galatasaray'a hakim olduğunu görüyoruz.
Selçuk, Elmander, Melo, Muslera, Ujfalusi, Eboue, Engin gibi isimler, Terim'in oyun anlayışına çok çabuk uyum gösterdiler. 40 maçlık maratonda "Kırk yıllık Galatasaraylı" gibi oynadılar. Burak, Umut, Danny, Amrabat ve özellikle Hamit bu uyumu sağlarlar ve sistemin parçası olurlarsa Galatasaray çok güçlenir.
Fiorentina önünde Muslera, Eboue, Semih ve özellikle Elmander üst düzeyde oynadılar. İş ahlakını alkışladığım Elmander savaşçı ruhu ve çalışkanlığıyla "Ben Galatasaray'ın cengaveriyim" mesajını verdi. Fenerbahçe maçında ayağı çatlayan, Euro- 2012'ye sakat giden, iyileşip forma şansı bulan Elmander'in bu formu Galatasaray adına büyük şans. Amrabat süratini, çabukluğunu, isteğini, çalışkanlığını takım oyunuyla bütünleştirirse daha faydalı olur.
Hamit Altıntop sorumluluk almayı seviyor. Oyunun merkezinde ve yönetmen rolünde Selçuk varken Hamit kenara sıkışıp kaldı ve etkili olmadı. Selçuk çıkıp Hamit oyunun merkezine geçince keyif veren etkili bir futbol oynamaya başladı. Fatih Hoca'nın Hamit'i zihinsel olarak kenarda da sorumluluk alabilecek hale getirmesi gerekir. Melo takıma girdiğinde Selçuk'un yükü hafifleyeceği gibi Hamit de daha üretken olacaktır.