Bir saat arayla iki Süper Lig maçı izledik. Birincisi hakikaten Süper Lig'de! Konya-Trabzon. İkincisi ise İkinci Lig. Süper Lig maçı, iki namağlup takımın maçı. Hakikaten puan cetvelinde bulundukları yeri hak ettiklerini gösteren iki takımın karşılaşması. Hop oturup, hop kalktık oturduğumuz yerde. İnanın, çok keyif aldık ve hop oturup hop kalkmaktan yorulduk. Ondan sonra ikinci maç geldi, F.Bahçe-Giresun. Oturarak seyrettik. İlk yarı uyuyacaktık, çay kahve içtik. 2. yarı biraz hareketlendi, hareketi veren de Giresun'du. Trabzon'da da Konya'da da kaliteli oyuncular var ve iyi futbol oynuyorlar. Ama 90 dakika hangi takım daha etkiliydi derseniz; kesinlikle Konyaspor. Yani galibiyeti onlar kaçırdı. Dakika 8… Vitor Hugo, son derece alakasız bir pozisyonda resmen rakibin tendonuna basıyor. Tendon da gider, bacak da kırılır. Hakem çok doğru kararla kırmızı kart gösteriyor. Aslında dünkü Konya- Trabzon maçına şunu yazmak lazım; 'Bir dükkan işletiyorsunuz, biri hem de dükkanda çalışan biri dükkanın içini boşaltmaya kalkıyor.' Yani dükkana ihanet ediyor! Aynı dükkanda çalışan bir başkası da yani Uğurcan dükkanı kurtarmaya bakıyor. Ve Uğurcan yaptığı müthiş kurtarışlarla dükkanı iflastan kurtarıyor. Hugo, hem takım arkadaşlarından hem de Trabzon taraftarlarından özür dilemeli ve bir daha da o haltı yapmamalı. Ama şu bir gerçek, helal olsun iki takıma da. Çok güzel bir maç seyrettirdiler. Maça gidenlerin de yayıncıya para verenlerin de paraları helal olsun.
Sonra geldik F.Bahçe Stadı'na. Son 5 dakikada maç 2-2 olmasın diye F.Bahçe seyircisi, Giresun hücuma çıkarken ıslıklamaya başladı. Aslında F.Bahçe'nin dün gece nasıl futbol oynadığının, daha doğrusu nasıl oynamadığının ilamıdır. Büyük bütçelerle kurulan F.Bahçe, küçük bir bütçe ile oynayan Giresun… Şu ana kadar bu Giresun ilk golünü F.Bahçe'ye attı. Bir de penaltı kaçırdılar. İki de net gol pozisyonları var. F.Bahçe, hâlâ emekliye emekliye gidiyor. Düzelirler mi? Şu görüntü ile zor! Aynen G.Saray gibi… Ama onlar, milli maç arası, Avrupa maçları diyecekler yani hep bahaneleri var. En son kurtuluş da ocak ayındaki transfer dönemi. Bu masalları her sene dinledik hâlâ da dinliyoruz. Cüneyt Çakır'ın, Mert Hakan'a 2. kartı vermesi gerektiğini söyleyen çok oldu ama 'Hayır!' Çakır doğru karar verdi. Çünkü hakemlere verilen talimatlar böyle.