ALANYA bu kadar puanı iyi oynayarak, yardımlaşma yaparak kazandı. Yalnız dün golü attılar ve bu golle maçı bitireceklerini sandılar. İlk yarı iki takıma da iki tane pozisyon geldi. Alanya girdiğini attı, Beşiktaş Gökhan'la atamadı. İkinci yarı maç 2-1 olana kadar Alanya hiç top kullanamadı. Alanya mı kötüydü, Beşiktaş mı Alanya'ya futbol oynatmadı. İkisini de söyleyebilirsiniz. Ama bence ilerleyen dakikalarda Beşiktaş maçı bırakmadı, direndi. Alanya aynı direnci gösteremedi. Bu şunu gösteriyor: Küçük takım-büyük takım olayı.
Bir de şu var; teknik adam olayı.
Alanya'nın elindeki kadrosu belli. Teknik adam derken Erol Bulut'la Sergen'i karşılaştırmıyorum.
İki takım arasında güç farkı var. Seyirci farkı da var. Bu maç Alanya'da, ben 90 dakika Beşiktaş seyircisinin sesini duydum. Alanyalılar tiyatro seyreder gibi seyrettiler.
Teknik adam farkı var derken şundan bahsettim, aynı kadro Avcı'da vardı, şimdi Sergen'de var. Yani hep aynı hikâye...
Araba aynı, şoför değişti. Bu şoför daha iyi kullanmaya başladı şu ana kadar.
Peki Beşiktaş ideal mi oynuyor? Hayır...
Çok noksanı var. Gökhan Gönül yıllardır Milli Takım'da ve büyük takımlarda oynadı.
Ayağını da iyi kullanan bir oyuncu ama boyu uzun olmadığı için havada zayıf kaldı.
Nitekim Beşiktaş böyle yedi golü. Defans adamı uzun olmalı, ezilmemeli.
İkinci yarı Beşiktaş maçı daha fazla istedi, kopardı, aldı. Yedikleri golde pozisyon hatası vardı. Zaten hatalar olmasa gol de olmaz. Bazı golleri atar, bazılarını yersiniz.
Hakem Halis Özkahya ikili mücadelelerde, kornerlerde bazı hatalar yaptı. Dördüncü dakikada Fernandes'e taban atan oyuncuya kesin sarı kart göstermesi gerekirdi. Kornerlerde hatalar yaptı ama en doğru kararı penaltıda verdi; karar doğruydu. Siyah-beyaz hata yapmadı.