Türkiye Özgecan'ın öldürülmesiyle ilgili olağanüstü günler yaşıyor. Bu kızımızı katleden çocuğun idam edilmesinden tutun lime lime edilmesi gibi herşey konuşuluyor ve yazılıyor. Ama birşey konuşulmuyor!
Sevgili vatandaşlar bu çocuğu yetiştiren anne ve babanın annesi ile babası da hep birlikte bu işten sorumludurlar. Cinayeti işleyen bu insan, onu yetiştiren ailesinin bir aynasıdır ve maşasıdır. Hiç kimse dolmuşa binmesin, otobüse zaten binmesin, işin temeline inelim! Birisi için bir yorum yapacaksanız eğer babasına değil, annesine değil dedelerinin dedelerine bakacaksınız. Armut dibine düşer...
Maç başlıyor, Galatasaray da Balıkesirspor da işe ciddi olarak asılıyorlar. Ama iki takım arasında çok büyük fark var. Birisi ağır sıklet boksörü diğeri hafif sıklet boksörü! Galatasaray karşılaşmanın ilk 45 dakikasında işi sıkı tuttu. Laubalilik, ukalalık yapmadı. Özellikle çoğu zaman olumsuz eleştirdiğimiz Burak da dün farklıydı. Ayakta durmaya çalışan, kora kor ikili mücadeleye giren, kendini yere atmayan, ofsayta düşmek istemeyen bir Burak vardı ilk 45 dakikada.
Aslında bize değil Burak'a sormak lazım, "Hangi Burak daha doğru?", "Hangi Burak daha düzgün?" Bunun cevabını en doğru Burak verir. İlk 45 dakika Galatasaray profesyonel bir takım görüntüsündeydi. İkinci yarıdaki Galatasaray ise rakibini küçük gören "Nasıl olsa ben bu işi bitiririm" diyen bir takım hüviyetindeydi. Skor 3-2 olsa dalga geçen Galatasaray'ı o zaman görürüm!
Futbol ukalalığı, küçük görmeyi, dalga geçmeyi kaldırmaz. Bu maçta kurtarırsın. Ama yarın bir gün öyle bir maçta tokat yersin ki nerede olduğunu şaşırırsın. Galatasaray'ın attığı goller jeneriklikti. Assolistler Chedjou, Sneijder ve Burak'tı. İki golün pasını veren Yasin'i de alkışlamak gerek. Galatasaray'da bütün bunlar güzel olurken Tarık Çamdal kendi kalesine bir kafa vuruşu yaptı, direğe çarpan topu anlamak mümkün değil! Şampiyonluk yarışı ne olur derseniz? Akıllı olan kazanır aptal olan kaybeder derim.