Beşiktaş'ta Yalçın olayı bardağı taşıran son damla oldu. Türkiye'de hiçbir kulüpte bu tarz bir sistem yürümez. Çünkü yetki, kavram kargaşasını doğuruyor. Daha işin ilk başlangıcında Önder Özen'in yetki sınırları, yapacakları ve yapmayacakları işler tam belirlendi mi? Hayır! İşe biraz esprili bakarsak Özen akşam kaçta yatacak? Sabah kaçta kalkacak? Yemek saatleri hangi aralıklarda olacak? Yüzünü kaçta yıkayacak? Kaç sefer yıkayacak?
Tuvalete kaç kere gidecek? belirliyebiliyor musun? Hayır!
Özen kime karşı sorumlu olacak?
Kimin altında, kimin üstünde çalışacak?
Bu belirli mi? Hayır! Neden hayır?
Çünkü bırakın Özen'i, Beşiktaş yönetiminde kim ne yapıyor? Kim ne yapmayacak? Aylarca o bile belli değil! Vatan, millet, cumhuriyettir gidiyorlar. Daha doğrusu stat inşaatının arkasına saklanıyorlar.
Özen'in en büyük hatalarından birisi de gereksiz yerlerde ve zamanlarda yaptığı konuşmalar oldu. Daha da kötüsü cümleleri çok uzun kuruyordu, anlatımları masala dönüyordu. İşin sonunda da kimse birşey anlamıyordu. Çünkü Beşiktaş yönetiminde başkanın ve yöneticilerin birbirlerinden ayrı, birbirleriyle zıt düşen tonlarca beyanatları vardı. En kolayını yaptılar.
Şimdilik Önder Özen gitti. Göstermelik! Zaten Özen gidene kadar da yönetimde olmayan yetki devir teslimleri yapıldı. Yani herkesin eline bir elma şekeri verildi. yala yala, iki dişle, elmayı at. Elinde kalsın kocaman sapı!
Beşiktaş Önder Özen'i göndererek en kolay olanı yaptı