Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERMAN TOROĞLU

O koltuklara ya reçel ya da bal sürmüşler!

TFF'nin Kasımpaşa-Beşiktaş maçıyla ilgili tekrar kararı vicdanen doğru. Olay açısından da doğru. Tahkim'in bunu kabul etmesi de aynı cümlelerle doğru. Amma velakin bir maçın tekrar edilebilmesi için hakemin oyun kuralı ihlali yaptığını kabul ve beyan etmesi gerekir. MHK açık kapı bırakmamak için hakemi maçtan iki gün sonra aniden İstanbul'a çağırdı ve topyekün bazı işler yaptılar. Herhalde hem rapor hem de hakemin ve MHK'nin kamuoyuna karşı tek vücut olmasını sağladılar. Artı hakemi bir de FIFA yaptılar. Aslında TFF'nin tekrar kararı aldığı gün Zekeriya Alp ve ekibinin istifası gerekirdi, etmediler. Acaba bu etmemede TFF'nin etkili kişilerinin 'Zekeriya ve komitesi giderse biz kimi getiririz, kim var k i başkanlık yapacak' korkusu ve tedirginliği oldu mu?

TFF'nin ve Tahkim'in kararlarından sonra MHK büyük bir torpil yarası almış denizaltı pozisyonuna düştü.
Bütün inandırıcılıklarını kaybettiler ama oturuyorlar. Demek ki koltuklarda bir şey var. Ya reçel sürmüşler ya da Anzer balı. Hem oturuyorlardır; hem de herhalde koltuğu yalıyorlardır. Şu an görevdekilerin para olarak ters bir iş yapacakları fikrinde değilim. O konuda güveniyorum. Onun için de bal tutan parmağını yalar cümlesini kullanmadım. Koltuğun tatlı olduğundan bahsettim.

DÜŞÜNMEDEN KONUŞURSAN...
Kas ımpa şa kulübü ya açıklama yapacak, ya itiraz edecek ya da UEFA ve FIFA'ya gidecek. Veyahut İhsan Kalkavan'ın dediği gibi maça çıkmayacak. Peki Kalkavan diyelim ki Kasımpaşa yöneticilerini maça çıkmamaya ikna etti. Ne olur, iki şekil var.
1-
Kasımpaşa maça gelir. Maça başlama adedi mecbur olan futbolcudan daha az şekilde maça çıkar ve haliyle maç başlamaz. O zaman Kasımpaşa hükmen mağlup sayılır.
2- Ya da Kasımpaşa maça hiç çıkmaz. O zaman o maçta hem hükmen mağlup olur, hem de 3 puanı silinir. Ondan sonra da bu cezalar artarak gider. Tabi böyle bir yükün altına Kasımpaşa girer mi bilemem. O zaman beyanatı verirken düşüneceksiniz. Ya vermeyeceksiniz ya da verdiğiniz beyanatı tutacaksınız. Ya tam konuşup uygulayacaksın ya da ebediyen susacaksın.

AZİZ YILDIRIM, KILIÇDAROĞLU İLE BAHÇELİ'Yİ KOYACAK YER BULAMIYOR
Beşiktaş kurtuluşunu yeni statta görüyor. Bu doğru bir yaklaşım mı?
Beşiktaş stadı olmadan hiçbir şey yapamaz. Onun için de çok para harcamadan ilerlemesi gerekir. Beşiktaş taraftarının da buna destek vermesi lazım. Şu aşamada başkan ve yönetiminin işi zor. Sebebi, stat Gençlik Spor Genel Müdürlüğü'nün. Beşiktaş bu stadı finansörlerle bitireceğini söylüyor. GSGM de Beşiktaş'tan finansörler açısından garanti istiyor. Vodafone'dan para alıyorlar ama haliyle bu para yeterli olmaz. GSGM, Beşiktaş'a "Garanti ver" diye yazı yazıyor, Beşiktaş veremiyor. Projeyi çizenlerin de tahsilat açısından sorunları olduğu söyleniyor. Gerekli evrakları imzalamadıkları için bu sefer Beşiktaş kıskaç altına giriyor. Büyükşehir mühürlemeye kalkıyor. Tabi burada eski başkan Yıldırım Demirören'in de büyük payı var. Demirören bazılarının yanında Başbakan'a 'Bu borcu sileceğim' sözü verdi mi? Veya Başbakan, "Beşiktaş'ın borcunu sil" dedi mi? Merak ediyorum. Orman iki ateş arasında. Bir tarafta Çarşı var, bir tarafta Hükümet. İkisinin arası iyi değil. Bir de bu stadın yapılması gerekiyor. Devletten destek alamazsanız bu iş zor biter öyle veya böyle. Çünkü bazı kulüp başkanlarına bakıyorum mesela Aziz Yıldırım'a, işin başında "Başbakanıma laf söyletmem" diyordu. Şimdilerde Kılıçdaroğlu'yla Bahçeli'yi koyacak yer bulamıyor. İkisine de büyük devlet adamı sıfatını yakıştırıp yıkama yağlama edebiyatı yapıyor. Yani Süleyman Demirel'in yıllar önce söylediği gibi: "Dün dündür, bugün bugündür!"

YILDIRIM BİR BAKIMDAN DA HAKLI!
Aziz Yıldırım havuzdan çıkacağını söyledi. Bu mümkün mü?
Türkiye'de verdiği beyanatlarla yargıyı tanımayan bir adam Türkiye ligini de tanımaz. İstediğini yapmaya kalkar ama bunu yaptırırlar mı? Bir taraftan da bakıyorum Aziz Yıldırım haklı. Çünkü küçük takımların büyük başkanları zaten Türkiye'de çok şeyi kabul etmiş durumdalar. Belki de Yıldırım kafalarına vura vura, onları başka yöne götürüp istediklerini yaptırabilir.

FARK DAHA DA ARTAR
F.Bahçe ikinci devrenin ilk haftasında farkı 10 puana çıkardı. Bu iş bitti diyebilir miyiz?
Ben şampiyonluk işi şu an bitti demiyorum, daha sezon başında bitti dedim. Buna G.Saray da yardımcı oldu. Bir tek rakip onlar vardı. G.Saray'ın istikrarsızlığı F.Bahçe'yi bu hale getirdi. Yalnızca G.Saray'ın istikrarsızlığı da değil, F.Bahçe'nin yaptığı doğrular, G.Saray'ın yanlışlarıyla birleşince fark 10'a çıktı. Bence daha da artar. Bunda ikinci olanın ilk defa direkt Şampiyonlar Ligi'ne gidecek olmasının etkisi var mıdır bilemiyorum. G.Saray, "Madem öyle ben bütün taşlarla oynayayım ikinci olup Devler Ligi'ne giderim, seneye de liderliğe oynarım" mı diyor acaba? Mancini geldiğinde takımın yaşlı olduğunu söylüyordu. Bakalım Mancini'nin transferlerinden sonra takımdaki yaş oranı düşecek mi? G.Saray'da dikkatimi çeken başka bir olay da şu: Mancini Türkiye'ye yeni gelmiş, çok tanımıyor. Yanında Bülent Tulun gibi işi iyi bilen bir insan var. O da malum çevreler tarafından hedef tahtasına konuyor. Burada esas sahneye çıkacak adam Tugay Kerimoğlu. Ama şu ana kadar gördüğüm o ki Tugay, Mancini'ye gerekli yardımı yapamadı. Mancini biraz tek kaldı gibi. Bunu ben gördüğüme göre G.Saray yönetimi de görmüştür.

MANCİNİ TAKIMI OYUNCAĞA ÇEVİRDİ
Sürekli tartışılan Mancini'nin performansını siz nasıl buluyorsunuz?
İyi bulmuyorum. En kötü tarafı da şu; takımla ve kadroyla çok oynuyor. Daha da kötüsü ki en kötüsü budur; bir oyuncu girip çıkıyor 5 kişinin yeri değişiyor. Galatasaray Mancini ile 23. maçına çıktı; devamlı şu burada oynar diyebileceğimiz 6 veya 7 kişi sayamıyorsunuz. Bu da başarısızlığı getiriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA