Gürcistan maçına 8 gün kala insan o gün sahaya çıkacak 11'i görmek istiyor ama belli ki Zeki ve Ferdi'de sıkıntı var. Montella'daki sıkıntıysa Samet sevdası… Evet geçmişte öğrencisiydi ama bu oyuncunun Fenerbahçe ve Panathinaikos'un başına açtığı işlerden sonra bu ısrar manalı değil… Aynı takımın pırlantası Arda ile de maça başlanılmaması gibi. Ön alan baskısının Polonya'yı sarstığı ama bir Türk klasiği gibi iyi başlamışken golü kalemizde gördüğümüz oyunda orta sahaya yakın kurulan ofsayt çizgisi rakip için bir maden gibiydi. Golleri de öyle geldi. İrfan Can Kahveci ve İsmail Yüksek'in sezonu sakat tamamlamış olması -ki bu ikili Milli Takım'daki ideal 11'imde vazgeçilmez isimler- Montella'yı farklı arayışlara itiyor. Dün Çalhanoğlu, oyun liderliğinde iyiydi… Ancak bu sezon Bundesliga'da çokça yedek kalmış Salih Özcan ile Orkun Kökçü'yü kullanmak ancak İrfan Can'ın sakatlığı ile oyuna giren Arda'nın varlığıyla değişti. Arda başka evrenden gibi görünen yeteneklerden… Semih Kılıçsoy rakibi sırtına alıp oynayacak bir santrfor değil. Bu yüzden Montella'nın en azından gruptaki ilk maça kadar idmanlarda taşları yerine oturtması gerekiyor. Santrforda Barış Alper Yılmaz, orta sahada Arda-Hakan Çalhanoğlu ve yetişirse İsmail, kanatlarda İrfan Can ile Kenan… İdeal bekleri zaten biliyorsunuz. Deplasmanda ikinci yarıdaki oyun tatminkâr… Beraberliği de bulduk ama yine kaybetmeyi başardık! Gömleğimiz ütüsüz, pantolonumuzda sökük var; Montella'nın da bir haftası…