Eskiden İstanbul'a Medrano Sirki gelirdi, gelmiyor artık, gelmesin de. O sirkte gülüp eğlenen kuşaklar büyüdü, anne-baba oldular. Hayvanlara eziyet edildiğini idrak edip kendi çocuklarını şimdi ne sirke götürüyor ne hayvanat bahçesine diyeceğim "Ne alaka" diyeceksiniz. Medrano ne ki! Bu oyunu sevenler için futbol dünyamızdan daha büyük sirk var mı! "4 haftadır kazanamayan Sergen Yalçın'ın Antalyaspor'u, ev sahibinin orta sahasına fazla geldi, Torreira ve Kerem Demirbay yorgundular ve son haftaların en silik futbolunu oynadılar. Rakipten ilk yarıda G.Saray 8 hücum yedi" diyeceğim, hayırdır oyun analizi mi diyeceksiniz? "İlk yarıda Tete, ikinci yarıda Kerem'in kaçırdığı penaltıyla iki kez rakibin fişini çekme fırsatını kaçıran G.Saray, son düdüğe kadar ecel terleri döktü, Köhn, takımı adına sahanın en iyisiydi'' diye devam edeceğim, hâlâ mı futbol diyeceksiniz. "Abdulkadir Bitigen hiçbir zaman iyi hakem olmadı" dediğimde "Haksızsın" diyeniniz çıkmayacak. "Okan Buruk yine doğru değişikliklerle taşlarla iyi oynadı, Sergen Yalçın da bütün imkânlarıyla bu hamlelere cevap verdi" diyeceğim, "Sonucu hakem belirledi" ezberi daha çok satacak… Ülkeyi futbolsuzluğa, oyunun kendisinden başka her şeye alıştırmaya yemin etmişlerin sesi çok çıkıyor. Medrano Sirki'nde kedi yoktu. İstanbul'un her kedisine yetecek sokağı da kapısı da var ama aslanı bir tane... Şimdi bu kez ben demiyorum, belgeseller diyor: "Aslanı vuruyorsan, öldüreceksin… Yaralı bırakırsan gelir seni bir çıkmaz sokakta bulur ve…" İtirazı olan National Geographic'e yazsın lütfen...