Okan Buruk, 30 yıl önce bir Ankaragücü maçıyla ilk şampiyonluk sevincini yaşamış, Fenerbahçe'ye kaybedilen bir şampiyonlukta Ankaragücü maçında kırmızı kart gördüğü için suçlanmıştı. Yine bir Ankaragücü maçında zafere ulaştı
Galatasaray, geçen sezonu 13. sırada tamamladıktan sonra tam 1 yıl önce SABAH Spor sayfalarında Okan Buruk, yetiştiği kulübün teknik direktörü olduğu gün şu satırları kaleme almıştım: "Galatasaray, tarihinin en kötü sezonlarından birini geride bırakarak orta sahayı hafife almanın bedelini ödedi. Okan Buruk işte buradan yola çıkacak. Kendisinin de kahraman olduğu bir hattan. Ortada bir yanlış varsa onu düzeltecek kadar futbolculuk ve teknik adamlık geçmişi var. Galatasaray camiasının sabrı var mı? Maç kazandığında 'Evlat Okan', maç kaybettiğinde ise 'Zaten İnter'e gitmişti' mi diyecekler bekleyip göreceğiz…" Göreceğimizi gördük. Ligin ilk yarısında arka arkaya 7 puan kaybettiğinde Okan Buruk'un üstünde kara bulutlar dolanıyordu. Eğer Karagümrük, Beşiktaş ve Başakşehir maçlarından 3 galibiyet çıkarmazsa Fenerbahçe puan farkını Dünya Kupası arasına giderken çift haneli rakamlara çıkartacaktı. Liderler böyle zamanlarda ayakta kalır. Elindeki zengin kadroda bazı oyuncuları oynatamamaktan dolayı dert yandığı günler de oldu, kenarda maçın heyecanına kendini kaptırıp değişiklik yapmakta geciktiği günler de…
ALLAH'IN SEVGİLİ KULUYMUŞ
Başakşehir ve Akhisar ile kazandığı kupalar kariyerinde yazıyor ama Okan Buruk'un kendi içinde kendini ispat etme çıtası, Galatasaray ile kazanacağı şampiyonluktu. 30 yıl önce bir Ankaragücü maçıyla ilk şampiyonluk sevincini yaşamış, Fenerbahçe'ye kaybedilen bir şampiyonlukta Ankaragücü maçında kırmızı kart gördüğü için suçlanmış, camiasında kara listeye alınmış bir futbol emekçisi, yine bir Ankaragücü maçıyla şampiyonluk sevinci yaşadı. Bütün bunlar tesadüf olamaz, Allah'ın sevgili kuluymuş.
Yürekli adam Dursun Özbek
İlk başkanlık döneminde iyi bir kadroyu çok yüksek maliyetlerle kurduğu doğrudur. O kadrodan Galatasaray önemli satışlar da yaptı ama bir gerçek var ki Dursun Özbek seçimi kaybettiğinde Galatasaray camiasında başarısız ve unutulması gereken bir başkan olarak anılıyordu. Tekrar o koltuğa oturmak yürek ister. Üstelik bu kez 3 yıldır şampiyon olamayan bir Galatasaray ve Burak Elmas döneminin enkazı vardı. Hatalarından ders çıkarmak ve başkan olarak bir adım geride durmak Dursun Özbek'i bu sezon zirveye çıkardı. Erden Timur'un transfer başarısını gölgelemedi, sahip çıkmadı. Medyayla olan ilişkilerinde çizgisini çok iyi tutturdu. Florya, Kemerburgaz, Galatasaray Adası projeleriyle de ilk döneminde içinde ukde kalanları bir bir hayata geçirmeye başladı. Şampiyonluk sevincini paylaştığı SABAH Gazetesi'ndeki röportajında G.Saray başkanlık koltuğunu sonuna kadar hak eden, mütevazi, diğer kulüplere liderlik yapabilecek üsluba sahip bir başkan gördüm. İlk dönemini çok eleştirdim, şimdi tebrik edip alkışlama zamanı.
Sevgi paha biçilemez
İcardi, İstanbul'a geldiği ilk gün SABAH SPOR sayfalarındaki yazım şu satırlarla bitiyordu: "Kanarya Adaları'nda başlayan Barselona-Cenova- Milano-Buenos Aires-Miami-Paris arasında süren bir hayat illa ki renklidir. İcardi'nin hayatı biz normal insanlar için çok ama çok renkli. Ceza sahası içinde ölümcül bir bitirici, büyük golcü ve 2 çocuk babası 29 yaşında bir adam…" Sezon finalinde sanıyorum İcardi bu tanımın dışına çıkmadı ve 'büyük golcü' sıfatının da karşılığını ziyadesiyle verdi. Herkes onun sabaha karşı bir gece kulübünden çıktığı fotoğrafları beklerken, o iki kızıyla evinde vakit geçiren ve son yıllarda sarı-kırmızılı formaya aidiyeti en yüksek -kiralık olmasına rağmen- futbolcu oldu. O, Galatasaray'a şampiyonluğu getiren golleri attı ama emin olun 30 yıllık hayatında hiç kimse böylesine bir sevgi ve tutkuyu görmemiştir. Transferde milyonlar konuşulur ama bu sevginin paha biçilemez olduğu ortada.
Kerem ilk asistini 21 Ocak'ta yaptı desem…
Adnan Polat, Arda'ya 10 numaralı formayı ve kaptanlığı verdiğinde bir şeyi unutmuştu, Arda'nın arkasında iyi bir orta saha... 10 yıl sonra Kerem, Galatasaray'ı sırtlarken geçen sezon yine arkasında bir orta saha yoktu. Genç yaşta bu formanın ve bu armanın lider adamı, kaybettiğinde günah keçisi yapılacak futbolcusu olmak zordur. 1999 Gölcük depreminden sağ çıkan o çocuk, elbette bu zorlukların da üstesinden gelecekti. İlginç olan, Kerem Aktürkoğlu'nun Galatasaray'ın 14 maçlık galibiyet serisinde sadece 1 asist yapıp sezon bittiğinde ligin asist kralı olması (11). Son 6 maçta Mertens ve Oliveira, adeta pik noktasına gelirken Kerem, kaybedilen Konya maçından 3-0 kazanılan Fenerbahçe derbisine kadar yaptığı 10 asistle Galatasaray'ı İcardi ile birlikte şampiyonluğa taşıdı. Geriye dönüp baktığınızda Kerem'in ilk asistini 21 Ocak'ta Antalyaspor maçında yaptığını söylediğimizde belki de çoğu taraftar inanmaz buna.