Ligin en az gol yiyen takımı olup son iki maçta kalenizde 6 gol görüyorsanız, bu defoyu düzeltecek oyunu oynamak zorundasınız. 7-0'ın sonraki randevusu olan kupa maçında Emre Belözoğlu dersine çalışmış ve bekleyen, kontra arayan taraf olmayı tercih etmişti. Galatasaray'ın 50 bin taraftarı önünde baskılı oyun oynamaktan başka çaresi yoktu elbette. İlk 20 dakikada bunu da başardılar. O anlarda Başakşehir'in filelere gidecek 2 topa ayak koyması ve uzaklaştırma başarısı tabelayı 0'da tuttu. 25'ten sonra Galatasaray'ın oyununun kırılma sebebi fazla yan pas ve garantili oyun. Oliveira yine aksıyor, Mertens de atak bitiremiyordu. Kazımcan ise tedirgin ama zihnen oyundaydı. Önce İcardi'nin pozisyonu, sonra ele çarpan top... VAR bir zahmet çağırdı Meler'i. Galatasaray soyunma odasından karşılayan taraf olarak döndü. Başakşehir maç boyunca ön alan baskısında iki kez kırılırken özellikle 45-65 arası iyi top yaptılar. Bu yarım saatte Galatasaray'ın şutu yoktu. Oyun rakibe dönerken Okan Buruk yine izleyiciydi, geç yaptı değişiklikleri. Seyircinin de itmesiyle son 20'de yine oyunu aldılar. Belözoğlu da bütün silahlarını attı sahaya. İcardi'nin temiz penaltısı kadar son bölümde derine gelip oyunu rahatlatması da önemliydi.
Artık son düzlükteyiz, iyi futboldan daha çok doğru defansla tek bir golü bile korumanın önemli olduğu maçlar bunlar. Elbette ki izleyenler için kalp ağrısı... Okan Buruk Galatasaraylılık heyecanını bir kenara bırakıp kalan maçlarda oyunu daha iyi okumalı ve kan değişikliğini tribünlerden önce görmeli.