Galatasaray'ın 14 maçlık serisinin son bulduğu Konyaspor maçına ev sahibi 9 maçtır kazanamayan bir takım hüviyetiyle çıkmıştı. O gün kadroda derin rotasyon yapan ve oyuna da yanlış müdahale eden Okan Buruk, elbette ki bundan ders çıkartabilecek tecrübede bir teknik adam. Ligin son virajında ara hafta olmasına rağmen ideal 11'ini bozmadı. Giresun, Adana, Trabzon ve Kayseri ilk yarıda puan kaybı yaşanan maçlardı. Alanya da o serinin sonuncusu. Açık hesabı kapatmak için sahaya çıkan Galatasaray, beklenildiği gibi karşısında otobüs çekmiş bir Ersun Yanal buldu. Yalnız bir sorun vardı, Alanya 50+ ile ligin en çok gol yiyen takımlarından biriydi yani otobüsün camları yerinde değildi. Açık camdan ilk golü Abdülkerim kafayla buldu. Yarı sahayı geçmemiş Alanya'ya penaltıyı Boey hediye etti, gereksizdi. Penaltı sonrası oyun ritmini yükseltmeleri gerekiyordu ama kalabalık savunma karşısında garanti pasa oynadılar. Mertens ve Rashica iki final pasında hatayla oynuyorlar, orta sahayı tek başına idare eden Torreira, rakibe geçit vermiyordu. Mertensİcardi A.Ş. ile 2-1 soyunma odasına gidip dönüşte İcardi'nin ikinci 45'teki yokluğunda Mertens'in erken golüyle de Alanya'nın fişini çektiler. Alanya'nın geçmişteki omurgasını hatırlarsanız bu takımın ne hale geldiğini ve Ersun Yanal'ın da "Bu takımın başında bir teknik adam olmalı" denilerek geldiğini anlarsınız. Adekugbe'nin, Alphonso Davies modunu açtığı, "G.Saray, Alanya'da takılır" hayallerinin "Galatasaray şampiyonluğa yürüyor" gerçeğiyle yüzleştiği ya da tokatlandığı bir 90 dakika izledik. Takipçileri elbette Galatasaray'ın rakiplerinden medet umuyorlar ama Murathan Mungan da bir şiirinde diyor ki: "Sen de yazgını hep başkalarının ıstakasının insafına bırakıyorsun."