Valerien İsmael için 8+3 kuralında kalede Ersin (dün akşam Emre), stoperde Necip ve orta sahada Salih'i kullanmak bir tercihten öte mecburiyet. Böyle bir kural olmasa Beşiktaş belki de bir yabancı kaleci arayışına girebilir, mutlaka iyi bir stoper alır ve Salih de Josef'in dublörlüğünü yapmak zorunda kalmazdı. Ligin hem yeni hem de teknik direktör değiştirmiş takımı Ankaragücü, anadoluda birçok takımın bulamadığı tribün desteğiyle maça istekli başladı. Beşiktaş orta sahasında Dele Alli ile birlikte Gedson'un da forvete yakın oyunu Salih ile aralarındaki mesafeyi açınca Beşiktaş bu bölgede pas bağlantısını kıran rakibi karşısında baskıyı kuramadı. Ersin'in ilginç bir şekilde kulübede olduğu maçta ev sahibi 1-0 öne geçtiğinde Beşiktaş'ta yük yine Weghorst- Muleka'ya düştü. Sağda Rosier'i sürekli içeri çıkartıp Muleka'yı ceza sahası içerisinde ikinci santrfor olarak kullanan İsmael kısa sürede aradığı golleri buldu. Weghorst'un fiziği ile ligde Zlatan İbrahimovic efekti yarattığını söyleyebiliriz. İki golde de rakip defansı dağıtan oyunu ve sezon başından beri olduğu gibi hücumdaki üretkenliğin başaktörüydü. 2. yarıda hücumu çok seven Rosier'in arkasına atılan top ev sahibine beraberliği getirirken, oyuna sonradan giren Eren'in koluna çarpan penaltıyla gelen gol oyundan düşme emareleri gösteren Beşiktaş'a ilaç gibi geldi. Kenardan gelen yerlilerin, yorulan as oyuncuların sahadaki ritimlerini devam ettirmediği sürece Beşiktaş, iki farkı bulmadığı maçlarda zorlanır. Bunun örneği Alanya maçıydı. Dün de artı dakikalar dahil son 15 dakikada ev sahibi topa % 70'in üzerinde sahip oldu. 5 maçta 13 puan çok iyi başlangıç. Ama İsmael'in savunma organizasyonunu gözden geçirmesi gerekiyor.