Çeyrek asır önce de büyük teknik adamlar vardı elbette ama futbolun baş aktörleri, poster adamları santrforlar ve 10 numaralardı. Mourinho-Guardiola kapışmasının olduğu yıllar milattır İspanya'da ve Avrupa'da... Artık baş aktör de değil futbolda yönetmen sineması devri başlamıştı. 10 yıldır Avrupa'da her başarı teknik adamlar üzerinden değer buluyor, hocaların oyuna getirdikleri yenilikler ve çözümler en fiyakalı santrforlardan daha fazla değer buluyor artık.. Günümüz futbolunda yüksek bütçeli ve tarihiniz gereği hedefi şampiyonluk olan bir takımsanız teknik adam meselesini hafife alamazsınız. Fenerbahçe çok uzun zamandır bunu yapıyor. Dün karşısında ligin ilk haftasında devirdiği Adana Demirspor yoktu. Roma, Fiorentina, Milan, Sampdoria ve Sevilla'da çalışmış Vincenzo Montella yönetiminde taktik disipline sahip, oyun kurarken de rakibi karşılarken de ne yaptığını bilen bir takım vardı. Fenerbahçe'nin oyun planı ise Mert Hakan topu sağda bekleyen İrfan Can'a getirsin, o da soluna çeksin ve ceza sahasına doldursun, 60 dakikada yorulunca da yine kenara gelsin.. Diğer kanatta Pelkas orta saha bağlantısı kuramadığından top alamazken, Sosa da yine idare eden maçlarından birinde ter attı. Adana Demirspor'da Gökhan İnler ve Belhanda attıkları goller kadar oyuna da damga vurdular. Fenerbahçe'nin geçici teknik adamı ise kulübede kim varsa sahaya yolladı, tek plan da ortaya Serdar'ın kafa vurmasıydı... Olmadı... Bir teknik direktörü olan takım kazandı...