Galatasaray Başkanı maç günü "olağanüstü" basın toplantısı düzenliyor, "önemli" açıklamalarında kurduğu cümlelerde özne yok. Gazetecilere çıkan bir manşet yok ama "nasıl olsa maç var, Galatasaray sayfaları manşetsiz kalmayacak". Akşam Cüneyt Çakır'a ilk yarıda penaltı pozisyonunda "gel izle" demeyen VAR odası ikinci yarıda Çakır'ın yakın mesafeden "Ben gördüm, devam" jestine rağmen Türkiye'nin "bir numaralı hakemi"ne "Gel, izle" diyorlar... Halil'in golündeki faul şüphesini üzerlerinden atamamışlar sahada ve VAR odasında. Yüze dirseklere çıkmayan kartlar da cabası...
Altay geçen hafta topa yüzde 20 sahip olabilmiş, 90 dakikada kaleye isabetli şutu yok, bir korner atabilmiş Başakşehir'e... Dün akşam ilk 10 dakikada 3 korner ve baskılı oyunla golü bulduklarında Galatasaray izleyen taraftı. Halil ve Mostafalı ön tarafın arkasını, sağ kanadı bırakıp gelen Feghouli doldurmaya çalışıyor, Kerem de içeriye girdiğinde iki bek Yedlin ve Van Aanholt'un ortalarına bakıyorlardı. Ortalar, orta değildi. Orta saha göbeğinde ikili Taylan ve Berkan, acilen Selçuk İnan'dan 'defans arkasına nasıl top atılır' dersi almalılar ya da saha içinde bunu iyi yapan Marcao'yu izlemeliler. Galatasaray, 14 haftada nasıl 14 puan geriye düştüyse dün de bu farkın 16'ya çıkması için ikinci yarıda sakin hücumlar yerine bol değişikliklerle orta sahayı kaybedip Altay'ı maça ortak etti. Hataları daha ilk dakikadan itibaren rakibi maç ortak etmeleriydi ve bunu ligde sezon başından beri yapıyorlar. Gençler pişsin derken Galatasaray'ın lig romanı yandı kül oldu... Roma'da Avrupa Ligi için final gibi maç... O işte başka bir hikâye...