Galatasaray için sezon özeti sadece iki Ankaragücü maçıyla bile yapılabilir, yapalım... Ligin ilk yarısında 2-0 öndeyken 10 kişi kalmış rakibinden 2 gol yiyen Terim'in takımı, ertesi hafta Göztepe'ye 2 golle mağlup olmuştu. Ya orada havlu atacaklardı ya da defansif organizasyonu kuracaklardı, kurdular da. G.Saray 8 seri galibiyet alırken sadece 4 gol gördü kalesinde. Muslera'nın sakatlığı ve bu kez 8 maçlık kazanamama serisi...
Pandemi döneminin psikolojisi, iyi hazırlanmamak, başkanın rahatsızlığı, sakatlıklar ve cezalar. Hepsi elbette mühim ama yan yana geldiklerinde bile G.Saray'ın 8 maç üç puana hasret kalmasını açıklayamıyor. Ankaragücü'nün sahasında Alanya karşısında nasıl 4 gol yiyip dağıldığını ardından G.Saray'ın da Alanya'dan 4 gol yediğini unutmuş olamazsınız, çünkü hepsi son bir haftanın hikayesi.
İlk yarıda isabetli şut atamayan, maçı da bir isabetli şutla tamamlayan G.Saray, şampiyon olduğu sezonlarda rakipleriyle kıran kırana zirve mücadelesi veren ama havlu attığında da ilk 5 dışına düşen kimliğini bir kez daha hatırlattı bize.
Genç Emin orta sahaya dikine oynarken 3 tecrübeli arkadaşı sırtlarını döndüğü için dönen topta penaltıyı yaptırdı. Sahaya kaptan çıkan 17 yaşındaki Emin, Beşiktaşlı Rıdvan gibi ya da her genç oyuncu gibi hata yapacak ama G.Saray'da yılda en az 2 milyon Euro kazanan oyuncuların ayaklarındakiler krampondan daha çok plaj terliğine benziyordu.
Saracchi'yi Avrupa'ya getiren menajeri tebrik etmek lazım, büyük bir pazarlama başarısı... Uruguaylı sol bek, sağ bek çıkan Linnes, elbette ki Belhanda'nın, rakibe tekme atan Feghouli'nin, kariyerini tekzip edercesine iyi profesyonellikten uzaklaşan Falcao'nun, bu takım için ayağa kırılan Muslera ile gelecek sezon aynı formayı giymemeleri gerekiyor. Bu ülkeye UEFA Kupası'nı getiren kulübün o kupaya bile katılamama ihtimali sanırım artık 20 yıldır her 17 Mayıs'ta yapılan kutlamalara da bir son vermeyi gerektiriyor. Geçmişle yaşayanın geleceği olmaz...