Şampiyonlar Ligi'ne veda etmiş, Türkiye Kupası'nda da 2-0'ın rövanşını almak zorunda olan takım, ligde en stressiz maçını kimle oynamak istersiniz diye sorsalar bu Ankaragücü olurdu.
Çünkü rakip kalenize gelemiyordu.
Galatasaray bu sezon imkânsızın şarkısını çalıyor. İlk yarıda Falcao'nun kafa vuruşu dışında pozisyonu yok. Sezon başından beri bu takımın en iyi futbolcusu Ömer Bayram ise, çıtayı oraya koyduysanız buna şaşırmamınız lazım.
2 oyun var. Biri hızlı ve dikine hücumlarla rakibi eksik yakalamak: ikincisi, set oyununda futbol aklını kullanıp rakibi eksiltip pozisyon yaratmak.
Ankaragücü'nün oyunu karşısında Galatasaray dün ikincisini yapmakta yoksundu. Bir duran top ve bir penaltıyla 2 golü buldular.
Sonrası bir facia. Son 2 sezonun şampiyonunun, bu ligde 9 gol atmış bir takımın 10 kişi kaldıktan sonra 2-0'dan skoru 2-2'ye getirirkenki izleyişi bir tükeniştir. Galatasaray buraya bağıra bağıra geldi. Ekim ayında takıma operasyon çekecek teknik kadrosu, rakip yedek kulübeleriyle didişen sözde yardımcı antrenörleri ve bu sezon kendine ait ne varsa inkâr eden Fatih Terim ile Galatasaray yeni yıla girmeden iflas etti.
Kadro dışı kalan Nzonzi ligin 6-7 haftasında takımın en iyi futbolcularındandı, önceki gün kadro dışı kaldı. Taraftara küfreden Belhanda ise dün sahadaydı. Yine hiçbir şey yapmadı. Yabancı sınırı yüzünden tribünde oturan Linnes'de onu izliyordu.
Adorno der ki: Yanlış hayat doğru yaşanmaz. Terim bunu biliyor mu?