İkinci devre Beşiktaş için de başladı. İlk yarının sürpriz ekibi az kalsın bu hafta liderliği de yakalıyordu ama olmadı. Evet dün galip gelemedi belki ama ben yine de Beşiktaş'ı beğeniyorum. Yine çabuk atağa çıkmaya çalıştı, duran topları etkili kullandı. Ancak yine ilk yarıda olduğu gibi savunmada zafiyetleri vardı.
Lider Galatasaray'ın maçına kıyasladığımda oyun anlayışı ve performans anlamında fark nerede diye baktığımda, daha tempolu, daha çabuk oynayan bir Beşiktaş görüyorum. Kalite ve beceri olarak belki G.Saray önde görünüyor ama oyunu çabuk oynamak adına Beşiktaş öne çıkabiliyor. Geçtiğimiz maçlara oranla Beşiktaş'ın çok daha pozisyon ürettiğini söyleyebiliriz. Hücum bölgesinde, Almeida'nın zaman zaman yerini kaybetmesi, Olcay'ın attığı gole kadar etkisiz oyunu ve hücumda sahne alamayışı, Holosko'nun ilk yarıdaki oyunu zorlayan pozisyonlarını gördük. Orta sahaya geldiğimizde ise Necip ve Veli'nin çalışkanlığıyla zaman zaman Oğuzhan'ın ayağında şekil alan bir Beşiktaş izledik.
Beşiktaş'ın bu sezon belki kaderini belirleyecek olan Fernandes'i iki ay sonra son 25 dakika izledik. Fizik olarak hiç de hazır olmadığını gördük. Ne kadar becerili ve kaliteli olursanız olun fizik kaliteniz yeterli değilse istediklerini yapamıyorsunuz.

SONUNA KADAR KOVALAR
Maçın büyük resmine dışarıdan çıkıp baktığımızda ise 2-2'lik skorun oyunun da hakkı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle iki takımın da ürettiği pozisyonları ve hücum zenginliğini dikkate alırsak skor gibi pozisyonların da dengede olduğunu görürüz. Beşiktaş için ligin bundan sonraki bölümüne baktığımızda, özellikle G.Saray'ın aldığı mağlubiyetten sonra yarış içinde sonuna kadar kalacak bir Beşiktaş olacağını düşünüyorum. Ah bir de şu kapalı tribün dolsa!.. Bu zirve yarışında oyunun içine giren ve takımın temposunu belirleyen kapalı tribüne çok ihtiyacı var Beşiktaş'ın...