Hafta içinde yazdığım yazıda Beşiktaş'ın neden favori olduğunu madde madde belirtmiştim. Burada özellikle iki teknik adamın tecrübe farkına vurgu yaparken, seyirci faktörü ve Galatasaray savunması ile kalecisinin yapacağı hataların baş ağrıtabileceğini vurgulamıştım. Tam da yazdığım gibi bir maç oldu. Galatasaray bu karşılaşmaya da iyi hazırlanmamış. Sanki derbi değil normal bir lig maçı oynuyormuş havasındaydı. Okan Buruk'un, sezonun sonuna yaklaşılırken yaptığı seçimler puan kaybettirmeye başladı. Oyuna müdahale edemedi, değişiklikleri çok geç yaptı. Sahadaki futbolcuların laubali hareketleri tam gaz devam ediyor. Sürekli top kaybettiler. Düne kadar her şeyi iyi götürmüş olabilirsiniz ama unutmayın ki düne kimse bakmaz! Her zaman final değerlidir. 25 dakika oynayan bir Galatasaray, sonrası sıfır! Sarı-kırmızılılar cepten 3 puan yedi ama böyle oynamaya devam ederse finali göremez.
Gelelim Beşiktaş'a; geriye düşse de Saiss'in golü sonrası taraftarın desteğiyle fişi çekti. Tekmeye kafa koydular. Makine düzeninde oynadılar. Değişimler zamanında yapıldı. 12. Adam coştu, goller de geldi. Beşiktaş ligin en iyi futbolunu oynayan takımı artık. Şampiyonluk yarışının tam merkezinde olmasalar da Şenol Güneş ile hedefe kilitlendiler. Gedson sahanın yıldızıydı. Rosier-Onur rekabetinde de Beşiktaş kazandı. Rosier 90 dakika gitti-geldi her şeyi yaptı. Saiss kendini aştı. Nefis bir gol attı. Bütün bu isimleri Şenol Güneş'in sihirli elleri, kendine getirdi. Özetle; sürpriz olmadı ve favori kazandı.