Depremin yaralarını sarmak için ülkemiz 7'den 70'e adeta seferberlik ilan etti. Her gün milyonlarca insan depremzelere moral vermek, umut olmak için varını yoğunu ortaya koyuyor… Bir yola taş düşse elleriyle kazıyorlar açmak için… Bir yemek kazanını karıştırmak için 3 kişi tutuyor dev kaşıkları... Enkaz altındaki vatandaşı kurtarmak için vinçleri kullananlar yemek yemeye bile zaman bulamıyor… Asker, polis, bekçi, doktor, hemşire, savcı, hakim varını yoğunu ortaya koyuyor. Çocuklar kumbaralarını kırıyor... Kedileri kurtarmak için bile devlet helikopter kaldırıyor. Daha neler neler... Bölge her gün sallanıyor, binlerce bina yıkıldı bir-iki değil bin... Bu bir seferberlik halidir... Güvenlik meselesidir... Ama gelin görün ki bir yandan da içimizdeki kötü insanlarla uğraşıyoruz. Oturup klavye başında günlerdir sallayan insanların ne deprem umurlarında ne de yitip giden hayatlar. Meseleyi seçime getirmek, depremi yaşayan ve o bölgede hayatlarını sürdürmek zorunda olan insanlara yapılan en büyük ayıptır... Seçim sandığı önünüze geldiği zaman gidin oyunuzu verin, size karışan mı var? Şu an seçim kampanyası içinde değil, büyük bir felaketin ortasındayız.
Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın bu hafta evinde oynadıkları erteleme maçlarında güzel görüntüler vardı. Duygusal anlar yaşandı. Lakin bir grup tarafından organize şekilde ezberletilmiş protesto sesleri, yanan yüreklere, 13 milyon insana yapılmış saygısızlıktı... Sporun gücü o kadar büyük ki günlerdir her kesim kenetlendi.
Devletin milletine, vatandaşın da devletine ihtiyacı var... Böyle bir zamanda bir ayrışma içine girmek, taraf olmak, acılara acı katar. Acılar siyaset tartışmasının üzerindedir. Kulüpler Birliği 19 başkanın imzasıyla doğru bir açıklama yapmıştır.