2010 Dünya Kupası'ndan bu yana gencecik yaşta Alman Milli Takımı maestrosu olan Mesut Özil'e aylardır bir mobing uygulanıyor. O bitti şimdi sponsorlara baskı yapılıyor bir bir yıldız futbolcuyu bıraksınlar diye... Alman basını zaten sürekli, "Nereden Mesut'a vursak" diye aportta bekliyor. Hedef; oyuncuyu yok etmek... Daha önce de yazmıştım; yıllar önce Türk Milli Takımı'nı seçmediği için zamanında kendi ülkesinden eleştiri alan ancak yetiştiği Alman Milli Takımı'nın forması için de elinden geleni yapan Özil'e, Almanların bu yaptığı ikiyüzlülük ve büyük bir vefasızlıktır.
Oyuncunun Türkiye Cumhuriyeti'nin Başkanıyla bir araya geldiği an sonrası başlayan saldırılar 2.5 yıldır hız kesmeden devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkesinin sanatçısı, edebiyatçı ya da sporcularıyla bir araya gelmesi dünyanın her yerinde normal bir durum iken, Almanya Milli Takımı'na, bayrağına hizmet eden bir futbolcuyu önce manevi sonra da ekonomik olarak yıpratmaya çalışmak Türkiye'ye yapılan bir çirkinliktir.
Lafla dostluk olmaz
Dün akşam saatlerinde de UEFA, Trabzonspor'u Avrupa'dan 1 yıl men etti. Tabi daha tam detaylarını bilmiyoruz. Ama insanın aklına her şey geliyor! Geçtiğimiz günlerde de İstanbul'daki Şampiyonlar Ligi Finali için Avrupa basınında bir sürü olumsuz haber çıkarttılar. Bu arka arkaya yaşanan gelişmelere bakarsak, UEFA'nın da bu süreçte çok masum olduğunu düşünmüyorum. Türkiye Futbol Federasyonu herhalde bu süreçte Trabzonspor'un yanında yer alacaktır. Özellikle UEFA Yönetim Kurulu Üyesi Servet Yardımcı bu süreci çok yakından takip etmeli... Gerekirse Kulüpler Birliği de Trabzonspor'a her türlü desteği vermelidir. Lafla dostluk olmaz...