Hem Andorra hem de Moldova maçlarından 3'er puanla ayrılmamız gerekiyordu. Öncelikle bunu başardık, ben tabelaya bakarım. Kazandık mı kazandık… Sonra da oyunu analiz etmek lazım. Aslında bakarsanız iki maçın da ortak özelliklerinin biri iştahlı oyunla kazanma isteğimizdi. İkincisi de rakiplerin neredeyse sıfır hücumla savunma ağırlıklı oynamasıydı. Andorra maçında Yusuf Yazıcı, Hakan Çalhanoğlu ve Güven Yalçın üçlüsü hücumda varlık gösteremeyince, Şenol hoca, dün gece Deniz Türüç, Kenan Karaman ve Dorukhan dizilişiyle tamamen revize etti. Bu hamle başarılı sonuç verdi. Özellikle Deniz hücuma büyük bir hareketlilik kazandırırken, Kenan da geçen maçta sönük kalan Cenk'i yardımcı forvet olarak destekledi. Kenan'ın ceza sahasını kalabalıklaştırması Cenk'in de pozisyonlara girmesini ve boş alan bulmasını sağladı. Cenk'in attığı ilk gol muhteşemdi, onu özlemiştik. Bir golcü olarak kendine güvenini kazanabilmesi için bu gole çok ihtiyacı vardı. Dorukhan'ı da unutmayalım. Oyunu ileri taşımada önemli rol aldı. Yaptığı asist de kalite kokuyordu, herhalde tribündeki Avrupalı menajerler oyuncuyu yine listelerine yazmışlardır.
Sayfamızdaki başlık gibi milli takımımız "Tam yol ileri" diyerek hedefine yürüyor. Yalnız bir şey daha ifade etmek isterim; İstanbul'daki maçtan iki önemli şey dikkatlerden kaçmasın! Bir Vodafone Park zemininin bozukluğu, ikincisi de İstanbul seyircisinin yarattığı olumsuz baskı. Dün bu dezavantajların olmaması fark yarattı. Oyuncularımız rahat çıktığı maçta güzel oyunla sonuca gitti. Önerim; İstanbul'da milli maç oynanmasın.