AVRUPA'YA veda eden, Türkiye Kupası'nda cezalı olan bir takımın bundan sonra ligde kaybetme lüksü olamaz. Beşiktaş çok önemli isimlerini kaybetti; Pepe ve Babel gitti.
Belki başka gidecekler de var sırada...
Durum böyleyken bu takımın ne yapacağı da merak konusuydu... Bırakın kaybetmeyi, beraberliğe bile tahammülü olamaz bu saatten sonra Beşiktaş'ın.
Maça istekli ve iştahlı bir şekilde başlayan Beşiktaş, kolay bir galibiyet elde etti. Gökhan Gönül ve kaleci Karius formsuz geçen günlerden sonra parlayan isimlerdi. Dorukhan yükselmeye devam etti, Ljajic çok başarılıydı. Defans derli topluydu...
Vida "Yeni Pepe benim" dedi.
Durum böyle olunca Beşiktaş fırsatı kaçırmadı ve 3 puanla sezonun ikinci yarısına başladı. Rakip Akhisar'ın yaptığı büyük kadro hatasının da etkisiyle ikinci yarının sonlarında iyice gardı düştü. Sonuç ne olursa olsun 13 yabancıyı listeye yazan bir kulüp zaten maçı 3-0 hükmen kaybedecekti. Gelelim Burak Yılmaz olayına... Oyuncuyla ilgili yönetim transferi bitirdi. Şenol Güneş çıkıp basın toplantısı yaptı.
Hoca ne dedi: "Ben Burak Yılmaz'a kefilim siz de sahip çıkın. Taraftar Burak'a destek olsun." Bu sözlerden sonra dün gece yapılan protestoların kimseye faydası olmaz. Hele de Beşiktaş'a... Burak'a düşen; sahada gollerini atması ve Beşiktaş'ı hedeflerine ulaştırması... Bu iş dallanıp budaklanırsa zararı Burak değil Beşiktaş görür. Yapılan yuhalamalar sadece Burak'a mı acaba! Ona sahip çıkan hocasını da yuhalıyorsunuz. Ayıp oluyor.
Birkaç cümle de Burak'ın performansı için yazalım. Şenol Güneş iyi görmüş ki 11'e koydu ama hazır olmadığı bir gerçek.
Haftalardır maç oynamıyor. Herhalde bu konuda sabırlı olmak gerekecek.
Burak'ın üzerinde "Gollerimi hemen atayım" baskısı oluşursa yeni sakatlıklara da yelken açılabilir. En iyisi herkesin bu konuda sabırlı olması.