Beşiktaş bu maça para ve sözleşme krizlerinin gölgesinde çıktı. Bir gün önce hiç alışık olmadığımız bir tablo yaşandı ve Fikret Orman ile Şenol Güneş, "Bakın aramızda sorun yok, her şey çok güzel. Sadece iki oyuncu imza atmadı" mesajını vermek isteseler de mutlu olmadıklarını açık açık itiraf ettiler. Genk maçı öncesi bu yaşananlar belli ki takımı da alt üst etmişti. Sahadaki 11 oyuncu kazanmak adına gerekeni yapmadı. Taraftar da Genk'in kazanması adına her şeyi yaptı!. Bu takım 2 kez üst üste şampiyon olmuş, geçen sene Şampiyonlar Ligi grubundan namağlup çıkmış. Hem bize hem taraftara gurur yaşatmış. Bu tepkiler vefasızlıktır! Maç 1-0 olmuş, daha erkenden protestoya başladılar, oyuncuları ıslıkladılar. Yönetim aleyhine bağırdılar. Tamam takımı eleştirelim, yerden yere vuralım ama bunu son düdük çalıp maç bittikten sonra yapalım. Quaresma aynı Quaresma... Trivelaları yaparken, sizi ayağa kaldırırken iyiydi de şimdi mi kötü oldu? Ki sahadaki en çok çaba gösteren oyunculardan biriydi.
Gelelim takıma ve Şenol hocaya... Beşiktaş sanki adam dinlendirir gibi maça Larin'le çıktı. Larin tank gibi ağır.. Rakibi doğru analiz edemeyen, gerekli saygıyı göstermeyen, oyuncusuyla, hocasıyla bu acı faturayı ödedi. Savunma Pepe olmadan içler acısıydı. Vida'nın 3. golde yediği çalım dramatikti. Yenen goller çok acemiceydi. Oğuzhan'ın yürüyecek hali yok! Bu kadar tecrübeli bir takım nasıl bu kadar kontratak yer.. Defansıyla, forveti arasında dağlar var.. O kadar kopuklar birbirlerinden. Beşiktaş büyük bir kazaya uğradı.. Eğer kafalar sahaya dönmezse, kazalar daha dramatik haller alabilir..