Futbolu uçlarda yaşamayı çok seviyoruz biz. Bir futbolcuyu göklere çıkarmamız için 45 dakika yetiyor, harcamamız için de… Ya kahramanımız ya da yerden yere vurduğumuz..
Milli kariyerinde henüz 11 maçı olmayan 18 yaşındaki Emre Mor'un sırtına kaldırabileceğinden daha fazla sorumluluk yüklemek için adeta yarış yapılıyor şu an.
Herkesin dilinde bir Emre var.. Bu Emre'ye fayda mı getirir zarar mı? Zarar getirir. Bırakalım da Fatih Terim ne zaman kimi oynatacağına karar versin.. Diğer yanda Avrupa kariyerinde saygın bir çizgi yakalamış, dünya devi Barcelona'ya kadar yükselmiş Arda'nın milli kredisinin tükenmesi için tek 90 dakika yetti! Sanki elemelerde mucizeyi gerçekleştiren, 1 yılı aşkın süre yenilmeyen takımın kaptanı o değilmiş gibi…
Kulüp kariyerinde başardıkları bir yana, Arda Turan her zaman milli takımda iyi performans sergileyen bir oyuncu oldu. Allah için iğnelerle, fedakarlıklarla maçlara çıktı, hatta zaman zaman milli takımda oynama isteğiyle sakatlıklarını riske attı. En kritik yerlerde çıkıp golünü de attı, kilidi çözen pası verdi.
Kaldı ki Arda Turan'ın özel bir yönü daha var, o da Milli Takım'ın son başarısı olan Euro 2008 macerasında yer almış, ender isimlerden biri olması… Aktif bir futbolcu olarak arkadaşlarını, kardeşlerini yönlendirebilecek kapasitede bir oyuncu. Tamam, formda bir sezon geçirmedi Barcelona'da. Tamam, psikolojik olarak da bir yıpranma yaşadı ama işte tam da bu yüzden şu an ona destek olmamız gerekiyor. Eğer Milli Takım başarılı olacaksa bu başarının mimarlarından birisi Arda Turan olacaktır. Fatih Terim de bunun farkında ve ona sahip çıkıyor. Arda'nın da İspanya'da aldığı yoğun eleştirilere Nice'de elbette bir cevabı olacaktır. Bize de Arda'ya köstek değil, destek olmak düşer.