Halilhodzic'in idmanlarda ve yedek kulübesindeki tavırlarını çok eleştirmiş ancak Ersun Yanal'a ayakları yere sağlam basan diri bir takım teslim ettiği için de hakkını teslim etmiştik. Boşnak teknik adamın transfer politikası öncelikle zor gol yiyen bir Trabzonspor yaratmaktı. Transferleri de 5 yabancının saha içindeki dağılımına göre değil, "Defansta kimi oynatırım" kafasıyla yaptı. Ancak koltuğa Ersun Yanal oturunca onun oyun felsefesiyle Halilhodzic'in transfer politikası saha içinde kavga etmeye başladı. Bunu Beşiktaş ve Legia Varşova maçlarında net olarak gördük. Hızlı hücuma çıkan iki rakip, Trabzonspor'u çok rahat mağlup etti. Yanal'ın elinde iki iyi bek vardı. Gökhan Gönül ve Caner'i aratmayacak kadar. Ancak iki stoperin sürekli değişmesi ve arkalarındaki Fatih'in tecrübesizliği bu takımın hücum hattındaki kalitesine gölge düşürüyor. Yanal Varşova'da kulübede çok sessizdi.
Evet, mesela Bilic maçı 90 dakika yaşayan bir teknik adam ama Ersun Yanal'ın bu durgun görüntüsü bize sanki karşılaşmayı Trabzon Havaalanı'nda kaybetmiş havasını verdi. Yanal'ın bu kadroyla rakibin üzerine yüklenen oyun anlayışı Avni Aker'de Anadolu takımları karşısında iş yapar ancak şampiyonluk yarışındaki rakipler ve Avrupa Ligi'ndeki hedefler için devre arasında öncelikle tecrübeli bir kalecinin transferi şart! Futbolda atanın ve tutanın iyi olacak derler... Cardozo varsa, atmakta zorluk yaşamazsın. Ama Onur bu kaleyi teslim alana kadar Yanal'ın usta bir kaleciyi 6 aylığına da olsa Trabzon'a getirmesi lazım. Ve son transfer... 5 yabancılı oyunda 2 stoperden biri yerli olmazsa Trabzonspor, orta saha ve forvetinde sadece 2 yabancı kullanabiliyor. Yatabare ve Cardozo'yu çift forvet oynatmak hayal. Galatasaray, Veysel ve Tarık istenileni veremeyince Sabri'yi takıma geri döndürdü. Trabzon yönetimi de Waris ve Yatabare'den 3 kulvarda verim almak istiyorsa, Mustafa Yumlu'yu Ersun Yanal'ın emrine vermeli.
Futbolda atanın ve tutanın iyi olacak derler... Cardozo varsa, atmakta zorluk yaşamazsın.