Şampiyonlar Ligi futbolun en gösterişli sahnesi... Didier Drogba'nın yeniden Avrupa'ya dönerken en dikkat ettiği özelliklerden bir tanesi Galatasaray'ın Devler Ligi'nde yoluna devam ediyor olmasıydı... Düşler Sahnesi'nde düşleri gerçeğe dönüştürmenin ilk yolu, kaliteli ve istikrarlı ayaklara sahip olmak... Galatasaray, geçen sezon çeyrek finali yakalarken dahi Cluj ve Braga'nın yer aldığı grup aşaması dahil hep limitlerini çok yukarılara çekerek oynadı, hep birileri şapkadan tavşan çıkardı. Ne var ki sezon başı inanılmaz kadro mühendisliği yanlışlarına imza atanların Chedjou tercihi düşündürücü, Mancini'nin pozisyon alma ve kademeye girme konusunda bu kadar başarısız, bu kadar ağır bir ismi sahaya sürmesi, iki kat düşündürücü.
Üstelik elinde son haftalarda modern bir savunmacı nasıl oynamalı dersi veren Hakan Balta örneği varken.. Chedjou'nun kademe ve pozisyon alma beceriksizliği ile 1-0 mağlup başladı Galatasaray... Devre arası transfer döneminde sayfaları süsleyen transferlerin kulübeyi doldurma adına yapılması ikinci büyük kadro yanlışlığı olurken, futbola bu kadar yabancılaşması takdire şayan Selçuk İnan'ın istisnasız tüm karşılaşmalarda 90 dakika sahada kalması düşündürücü, Mancini'nin sadece savunma dizilişleri anlamında taktik bilgiye sahip olması ise düşündürücüden ziyade ömür törpüsü. Hızlı kanat akınlarını, savunma göbeğine atılan incelerle süsleyen Chelsea karşısında Eboue ve Telles'i kaderine mahkum etmeye, pres karşısında şaşıran savunmayı Melo ve Selçuk'lu çift ön libero ile takviye etmemeye, pas körü Burak'ı kenara çekerek topu arkadaşına vermeyi başarabilen birisini sahaya sürmeyene daha ne denir ki?
Galatasaray'da ayakta kalan tek isim ise Muslera idi.. Peki Chelsea çok mu iyi oynadı? Hayır.. Ama onlar hızlı hücum etti, hızlı geri geldi, iki gol attı ve yoluna devam etti. Avrupa defterini kapadık, umarız ülke sıralamasında gelecek yıllar adına büyük sıkıntılar yaşamayız.