4. yıldızı takma hedefi sadece Terim'in miydi?
Galatasaray bu sezon gereğinden fazla rahat... İki sene şampiyon olan, geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde tahmin edilenden daha başarılı olan bir takım vardı ortada. Bu sezona ise son 20 yılın en kötü başlangıcını yaparak başladılar. Fatih Terim ile yollar ayrıldı, spora uzak yeni isimlerden kurulmuş yönetim kurulu ise kafayı kurumsallaşmaya takmış durumda. Galatasaray önümüzdeki bir ay sırat köprüsünden geçecek.
Kopenhag ile oynayacağı iki maçta kaybedilecek puanlar, sarı-kırmızılıları Şampiyonlar Ligi hedefinden uzaklaştırabilir. Fenerbahçe derbisine kadar 3 maçta 9 puan alınmazsa, bugün 6 puan önde olan sarı-lacivertli takım ezeli rakibini Kadıköy'de devirip lige havlu attırabilir.
Futbolda iyi olduğu kadar, kötü senaryoları da hesaba katmak lazım. Şirket yönetiminde profesyonel olan Ünal Aysal ve ekibi, bunu iyi bilirler. Kötü günler için hazırlanmış bir senaryoları var mı acaba sermaye arttırmaktan başka? Son iki sezonda Aysal'ın pahalı transferlerle sportif başarıyı yakalayıp, maksimum geliri elde etme ve bununla borçları azaltma projesi kısmen tuttu. Galatasaray, 10 yıl öncesine göre çok daha fazla kazanan bir kulüp. Peki ya giderleri? Mancini'nin, rakiplerdeki 3 teknik adamın kazandıklarının toplamından fazla kazanması ülke futbolunun gerçeklerine ters. Bıçak sırtındaki Galatasaray'da taraftar huzursuz, genel kurul üyeleri gidişattan mutlu değil ama Ünal Aysal ve ekibine göre her şey güllük gülistanlık. Bu rahatlığın sebebi nedir? "Fenerbahçe, şampiyon olsa bile, gelecek sezon Avrupa'ya gidemiyor. Biz ikinci olur, yine Devler Ligi'ne adımızı yazdırırız" diye düşünüyorlarsa eğer; unutmamaları gereken iki futbol gerçeği var:
1- Beşiktaş, ilk ikide olur G.Saray dışarıda kalırsa bu kadronun maliyeti Avrupa Ligi ile ödenmez.
2- Fenerbahçe'nin 19. şampiyonluğunu ilan etmesi halinde gelecek sezon 30 yaş ortalamasına sahip Galatasaray, 4. yıldız yarışında Fenerbahçe ile baş edemez.
Pardon 4. yıldızı Galatasaray formasına taktırmak hedefi Ünal Aysal'ın değil, Fatih Terim'in değil miydi zaten?