Arjantin'de iki gündür gördüğümüz en değerli şey umuttu. Herkes umutluydu.
Oylamanın yapılacağı sabah erken saatlerde başlayan yağmur karar açıklanana kadar sürdü. 80 kişilik gazeteci heyetindeki tüm arkadaşlarım, mesleki duyguları bir kenara bırakıp, ortak bir kalple İstanbul için dua etti. Herkesin amacı aynı müjdeli haberi vermekti.
İstanbul'un geçmişteki adaylıklarına göre bu seferki çok farklıydı. Her şeyden önce ortak bir sorumluluk duygusuyla hareket eden, kenetlenen yüzlerce kişi İstanbul 2020 için çalışmıştı. Yapılan anketlerde İstanbul halkı yüzde 94'lük oranla olimpiyatları istediğini gösterdi.
Ne Madrid ne de Tokyo'da vardı bu oran... Arjantin'deki hava da böyleydi.
Rakiplerimiz Tokyo ve Madrid'e gelince...
Bir kere kafamızı nereye çevirsek bir Japon vardı. Madrid geçmiş toplantılara göre daha geniş bir katılım yapmıştı.
Ama inanın hiçbirinde bizdeki heyecan ve duygu yoğunluğu yoktu.
Sunumumuz mükemmeldi... Başbakan Erdoğan'ın konuşması duygu yüklüydü. Başbakan kısa ama net mesajlar verdi. Ve bunun sonucunca beklendiği gibi İstanbul, Tokyo ile birlikte ilk ikiye kaldı. Madrid'i saf dışı bıraktı. Artık bu rüya çok yakındı ve herkesin kalbi olimpiyat ruhuyla atıyordu. Fakat IOC'nin seçimi sürpriz bir şekilde Tokyo'dan yana oldu.
Tokyo sürprizdi çünkü kimse Tokyo'ya büyük şans tanımıyordu. Bir sürü handikaplarlarına rağmen kazandılar. Biz kaybetmeyi asla ve asla hak etmedik. Belki kaybettik ama çok şey de kazandık.
İnşallah bundan sonraki sefere hak eden olarak kazanan Türkiye olur. Çünkü pes etmeyeceğiz, kırılmayacağız, biz bu işin peşini asla bırakmayacağız...