Maçın başlamasıyla birlikte oyunun şekli de belli oldu. Mersin, savunmanın ortasında oynayan iki oyuncunun yokluğunu düşünerek orta sahadaki Hakan Bayraktar'ı da Stepanov ve Serkan'ın arasına çekerek orta bölümü güçlendirmeyi düşünmüştü. Hücuma çıkışlarda ise oyunu ayağa paslarla sol kenara yığarak buradan Nduka'ya atılacak uzun toplarla pozisyonlar üretmeye çalıştılar.
Galatasaray ise ilk yarıda nedense böyle bir takıma karşı tempoyu artıramadı. Çok yavaş, daha çok geriye ve yana oynama düşünceleri vardı. Zaman zaman Riera ve Eboue'nin kenarlardan getirdikleri toplarla pozisyonlar ürettiler. Umut ve Eboue'nin bu yarıda direkten dönen iki topu var.
İkinci yarıdaysa Umut'la kazanılan golden sonra oyunun tamamen Galatasaray lehine döneceğini düşünülürken ortaya bunun tam tersi bir görüntü çıktı. Galatasaray'ın en önemli sorunlarından birisi kolay gol yeme hastalığı devam ediyor. Mersin'in kornerden Nobre ile attığı golde bu oyuncunun yüksek toplardaki becerisi herkes tarafından bilinirken bu kadar rahat bırakılmaması gerekirdi. Golden sonraysa Galatasaray yapılan oyuncu değişikliklerine rağmen hücumda hiçbir üretkenlik sağlayamadı. Önde oynayan Burak ve Umut belki bugüne kadar Galatasaray takımının en fazla gol atan oyuncuları ama özellikle kapanan takımlara karşı sırtı kaleye dönük top aldıklarında birçoğunu rakibe veriyorlar.
Orta sahada Selçuk öne oynaması gerektiği pozisyonlarda bile kendi etrafında dönerek faul almayı düşünüyor. Hamit ise kendine gelerek bir türlü istenen katkıyı veremedi. Eboue ve Riera da her iki kenardan hücuma gerekli desteği veremedikleri için oyun ortada sıkıştı.
Maçın son 15 dakikalık bölümünde ise Mersin, G.Saray yarı alanında daha fazla göründü. Final paslarını olumlu yapabilseler ikinci golü bulmaları işten bile değildi.