Derbilerin güzel tarafı şudur; hesap kitap dinlemez. Tarih yaprakları formda olmayanın formda olana, vasat kalanın güçlü olana zaferler kazandığı örneklerle doludur. "Derbinin favorisi olmaz" sözü bu birikimin sonucudur. Son 5 maçını kazanamayan, istifalarla ve kaosla sarsılan Beşiktaş'ın futbol takımı, taraftarını da arkasına alarak kağıt üzerinde favori Fenerbahçe'yi yenerek yeni bir derbi hikâyesi yazdı. Taraftar takımın arasında durdu. Futbolcular da giydikleri formanın ağırlığına yakışır bir mücadele ortaya koydu. Tayyip Talha ve Emirhan başta olmak üzere, orta sahada Salih, Gedson, Al-Musrati Fenerbahçe'nin güçlü hücum hattına geçit vermediler.
İlk yarı sarı-lacivertlilerin bir çizgiden çıkarılan ve direkten dönen topunda şans kadar emek ve beceri de vardı. Buna karşın Rafa Silva ve Immobile'nin kaçırdığı gol pozisyonu, maçın kritik anlarından biriydi. Beşiktaş'ın alameti farikası yüreğiyle oynaması ve Serdar Topraktepe'nin cesur kararlarıydı. Elindeki bütün güçleri sürmesi bazı futbolcuların kırgınlıklarını da giderdiğini gösterdi. 71'de Semih ve Ndour öncesinde Chamberlain'i alması takımı dinamizm olarak ayakta tuttu. Immobile ve Chamberlain karışımı galibiyeti getiren gol bu oyunun ödülüydü. Morinho, oyuna dokunuşta gecikti. 1-0'a gelmeden hamleleri yapmalıydı. Sonrasında nefesi yetmedi. Bu galibiyet, kaoslardan bunalan Beşiktaş için güçlü bir ışık oldu. Karanlığına Fener yaktı.