Birkaç gün öncesine kadar EURO 2024 için tatlı rüyalar görüyor, büyük başarı planları yapıyorduk. Önce Macaristan, dün de Avusturya ile oynanan hazırlık maçları tatlı rüyaları endişeye, korkuya hatta kâbusa çevirdi.
Pekala ne oldu A Milli Takım'a? Hoca aynı; Montella…. Futbolcular %90 aynı ama oyun ve skorlar kötü… Futbolda yazılı olmayan kurallardan biri "Başarıyı sindirme ve sürdürme" becerisidir. Montella ve Milli Takım yine aşırı öz güvenin getirdiği türbülansa düşmüş… Montella geldiğinde iki şey yapmıştı. Birincisi; kendi takımlarında oynayan formda oyuncuları sahaya sürmüştü. Ve alt mesaj olarak "Ben isme, isimlerin oynadığı takıma göre takım kurmam. Kendi takımlarında oynayan ve sahada savaşan oyuncularla takım kurarım" demişti.
Montella; İsmail, Abdülkerim, Samet, Yusuf Sarı, Mert Günok, Ferdi gibi formda oyuncuları oynatarak "Kimsenin yeri garanti değil" diyerek rekabeti yeniden milli takıma getirmişti. O rekabet de başarıyı ve EURO 2024 biletini sağlamıştı. Ancak Montella'ya bir şeyler oldu. Ne olduysa kendi doğrularından vazgeçti. İster başarı zehirlenmesi deyin, ister kafa karışıklığı, eski hastalıklar geri döndü. Son provalarda radikal denemeler yaparsanız, bunun adı prova olmaz. Tokat gibi 6 golü yer oturursunuz. Bir teknik direktör sadece sahayı düşünmez. Oyunun stratejisini ve genel stratejiyi de düşünmek zorundadır. Milli Takım, egoların tatmin edildiği yer değil, adaletin dağıtıldığı yüreğin ortaya konması gereken kutsalımızdır.