Asrın felaketini yaşadık, yaşıyoruz. 10 ilimiz neredeyse dağıldı, ülkemiz sarsıldı... Maddi manevi, sosyolojik psikolojik ağır travmalarımız var. Bu ağır yükü kaldırmanın da bir yolu var. Tek yürek olacağız, birlikte mücadele edeceğiz. Sen ben davasına girmeden devlet millet birlikteliğiyle ancak o zaman en az hasarla atlatabiliriz. Spor kulüpleri, futbol camiası ülkemin diğer güzel insanları gibi bu milli refleksi gösteren organizmalar. Acının rengi olmaz diyerek milli seferberliğe koştular, koşuyorlar.
Beşiktaş ve taraftarı da ilk günden beri verdiği desteği dün de Antalya maçında gösterdi. Binlerce pelüş oyuncak "Çocuklar Hep Gülsün" diyerek maçın 4.17'nci dakikasında sahaya atıldı. Depremzede çocuklara gidecek oyuncakların içinde bir ulusun sevgisi, şefkati var. Geleceğimiz çocuklar için önemli bir hediye ve toplum için önemli bir farkındalık. Bu acıları aşmanın yolu cenaze evinde huzursuzluk çıkarmak değil yaraların sarılması sürecinde yakışanı yapmaktır.
Bu duygusal ortamda futbol konuşmak da zor. Ama normalleşme süreci için gerekli. Beşiktaş da Antalyaspor da ciddi eksiklerle çıktı. Ghezzal'ın ısınırken sakatlanması Beşiktaş'ın sinirlerini iyice gerdi. Muleka, Dele Alli, Redmond, Umut gibi kendilerini gösterme fırsatı bulan oyuncuların kendi vasat performanslarını aşamadıkları görüldü. VAR'ın ince işçilikle Tayyip Talha'nın golünü iptal edip, kaptan Cenk'in de kendi kazandırdığı penaltıyı kaçırması maçın kaderini yansıtan anlardı.