Beşiktaş Şampiyonlar Ligi ön elemesinde PAOK maçına çıkarken kafalarda 3 soru vardı... 1- Hazırlık maçı yapmamış, sadece 2 gün birlikte idman yapmış bir 11 nasıl uyum gösterecek? 2- Burak Yılmaz'ın yokluğunda hücum performansı nasıl olacak? 3- Lens'in sağ bek olduğu geri dörtlü organize PAOK karşısında ne yapacak?
Lens'in bölgesinden gelen erken gol Sergen Yalçın'ın planlarını bozdu. İkinci gol de o bölgedeki sızmadan geldi.
İlk yarıda 4 isabetli şut atıp 3'ünü gol yapan ve 1'inde penaltıda Ersin'e takılan PAOK, Beşiktaş'ın dinamik oyunu karşısında ikinci yarı zorlanarak 3 golün arkasına sığındı.
İtalyan hakemin Beşiktaş aleyhine kararı çok ucuz bir karardı.
Ersin'in kurtarışı takıma bir can verdi, ilk yarı biterken Boyd karşı karşıya kaldığı pozisyonda skoru 3-2'ye getirse PAOK, soyunma odasına soğuk terle girebilirdi. Ama olmadı.
PAOK'un sırtını dayadığı sadece erken bulduğu goller değildi.
İtalyan hakem de verdiği, vermediği penaltılarla PAOK'u rahatlattı. Penaltının daha neti ve %100'ünü 87'de Beşiktaş lehine çalmadı. Bu skoru hakem kararlarına bağlamak yanlış olur ama daha önemlisi maç boyunca sert oynayan PAOK'lu futbolcuları kart göstermeyerek cesaretlendirdi.
İkinci yarı Necip'in Lens'in yerine sağ beke çekilmesi ve Oğuzhan'ın oyuma sokulması doğru karardı. Her ne kadar Lens Larin'in hoş asistini yapsa da savunmada sınıfta kaldı. Oğuzhan, Larin iyiydi. Mensah hazır ve uyumlu değildi.
Bu yüzden gayret, Beşiktaş adına sonuç getirmedi. Beşiktaş hazırlıksız ve zamansız girdiği Şampiyonlar Ligi arenasında ayazda kaldı.