Futbol topunun etrafında genelde kavga eden futbol camiası "mesele vatan", "konu şehitler" olunca yine-yeniden kenetlenmenin en güzel reflekslerini gösterdi. Bütün herkes "şehitler ölmez vatan bölünmez" düsturunun etrafında şehitlerimizin acısını saygıyla paylaştı. Bu şartlarda maç yapmak zordur. Ancak bir milletin duruşunu göstermek, devletin bütün kurumlarıyla "içimiz yanıyor ama dimdik ayaktayız" mesajını vermek önemlidir.
TFF'nin maçları oynatmasını doğru buluyorum. Beşiktaş-Alanya bu anlamda da önemliydi.
Sahaya dönersek! Sergen Yalçın, Alanya maçına ilginç bir değişikliğe giderek başladı. Boateng'i kulübede oturtup sezon başından bu yana sağ kanatta bekleneni veremeyen Boyd'u forvet arkasında 10 numaralı pozisyonda başlattı; ezber bozdu. Trabzon maçında oyuna girdikten sonra o bölgede iyi işler yapmıştı Boyd. Ama Boateng'i keseceğini tahmin etmemiştim. Dün Boyd iyi işler yaptı. Pas geçişlerinde santral görevini yapmakta sıkıntılar yaşasa da 2 ara pasıyla oyuna direkt katkı yaptı. Gökhan Gönül'ü kaçıran pasın sahibi Boyd'du. Burak'ın golünde Elneny'yi çizgiye kaçıran da Boyd'du.
Forvet arkasında gelişir mi? Görmek lazım! Ancak Ljajic'e, Diaby'ye verilen ve sonuç alınamayan şansın yarısını hak ettiği kesin!
Beşiktaş'ın Fernandes'in kafasından yediği golde Karius'un takım arkadaşları gibi topu izlemesi artık alışkanlık oluşturdu. Takımın 1-0'dan sonra oyun üstünlüğünü de eline alarak ve hak ederek 2-1'e getirip maçı çevirmesi önemli... En az gol yiyen takımlardan biri olan Alanyaspor deplasmanından 3 puanı çıkarmak Beşiktaş için gerçekten çok kritik bir galibiyet. Beşiktaş oyunu ve sonucuyla "Sonuna kadar bu yarışın içinde olacağım" kararlılığını gösterdi.