2010 Dünya Kupası, 2012 Avrupa Şampiyonası, 2014 Dünya Kupası olmak üzere ard arda üç büyük turnuvanın finallerini ıskalamış Türkiye'nin Euro 2016 Fransa'ya katılamama lüksü ve dahi mazereti yok...
Kötü başladığımız grupta Letonya ve Hollanda maçlarının Konya'ya alınmasını doğru bir tercih olduğunu yaşayarak gördük. Gerek, TFF yönetimi yaptığı hazırlığıyla, gerekse valisinden, belediye başkanına, halkına kadar Konya şehri desteğiyle üzerine düşeni fazlasıyla ve layıkıyla yaptı. Ortam hazır, zemin güzel bütün iş millilerin topu 3 direğin arasından geçirmelerine kalmıştı.
Ancak ilk dakikadan itibaren kontrolsüz bir güç, gereksiz bir paniğin içine girdiler. Şaşırtıcıydı..Volkan Şen maçın başında değil girdiği 3 net pozisyonunu 1 tanesini gole çevrilse Letonya duvarı erkenden dağılacaklardı. Gökhan Töre'nin kaçırdıklarını, Burak'ın golün çevresindeki sonuçsuz hamkelerini üstüste koysak sanırım nasıl bir PSİKOLOJİK DUVAR ördüklerini anlatmakta zorlanmayız. Fatih Terim iyi oyuna değil ama gol ihtiyacı için forveti Umut'la ikileyerek 18 içinde kapanan surlarda delik açmak istedi. Şener'in sağ beke orada başlayan Ozan Tufan'ın orta sahaya alınması ön libero başlayan Selçuk'a öne daha rahat çıkma imkanı tanıdı.. 77'ye kadar direnen Letonya sağlı sollu bindirmelerden değil Selçuk'un uzaktan şutuna engel olamadı. Kaderin cilvesine bakın ki maç boyunca birkaç ama etkili kontraatağa sığınan Letonya kazandık dediğimiz 90. dakikada Sabala'nın uzaktan bir şutuyla cevabı verdi ve sahada istediği 1 puanı aldı... Bizim eskiden rakiplerimize yaşattığımız acı tecrübeyi bize yaşattı.
Kaçan gollerin mazeretine sığınsan ne yazar? Hollanda'yı deviren İzlandalılar (18), Kazakistan'ı yenen Çekler (16) elele yürüyorlar.. Teselli duymaya ihtiyaç da gerek de yok. Letonya'yı bu coşkulu ortamda yenemeyen Türkiye'nin Hollanda'yı yenip play-off kovalamaktan başka çıkış yolu yok..