F. Bahçe ile Beşiktaş arasında oynanacak tarihi maçın haftasına girdik. Üst üste aldığı seri galibiyetlerle müthiş bir çıkış yakalayan sarı-lacivertlilerin, futbol kamuoyunu sarstığı bir gerçek. "Fark açılmasın, ligin tadı kaçmasın" düşünceleriyle birçok takım taraftarının Beşiktaş'ın kazanmasından yana gönül koyacağı görülüyor. Çoğunluk G.Saray'ın direnemediği Kadıköy'de Slaven Bilic ve takımından bir başarı bekliyor.
Ancak Konya maçı sonrası Bilic'in açıklamalarında iki vurgu çok önemliydi. "Son 11 maçı kaybetmeyen bir takıma karşı oynayacağız" ve "F.Bahçe maçlarının çoğunu son dakikalarda kazandı."
Bilic'i düşündüren ve rakibini favori görmesine neden olan F.Bahçe'nin 10 maçı kazanması değil. Hakemin son düdüğüne kadar kazanmaktan vazgeçmemeleri... Bunu her denediklerinde de başarılı olmaları. "Savaşacağız" diyen Bilic'in "Savaşmalıyız" gerçeğine bu hafta içinde idmanlarda sık sık vurgu yapacağına inanıyorum.
SEYİRCİ BASKISI VE HAKEM
Cesaret ve mücadele hiç kuşkusuz Hırvat teknik adamın elindeki en büyük kozu olacak. Aksi takdirde gerek bire bir kıyaslamalar, gerek psikolojik üstünlük açısından rakibinin gerisinde kalacağını biliyor. Bunlara seyirci faktörü eklenince Beşiktaş'ın Konya maçından çok daha fazlasını yapması gerekiyor. F.Bahçe taraftarının Kadıköy'de yaptığı baskı etkili ve çok farklı. G.Saray gibi daha tecrübeli bir takımın yaşadığı sıkıntılar bile somut veri kabul edilebilir. Ancak burada hakemlerin durumu daha önemli. MHK, bu maça adaleti sağlaması adına sadece yetenekli değil cesur hakem atamak zorunda. Özgüven sorunu olan ve baskıyı kaldıramayacak bir hakem hem derbiyi ve futbol keyfimizi mahvedebilir. F.Bahçe'nin kağıt üstünde favori olduğunu kabul ediyorum ancak Bilic'in savaşmadan maçı bitireceğine hiç ihtimal vermiyorum.