Bu ilginç bir oyun. Drogba girene kadar, ligin lideri ile sonuncusu arasında fark yoktu. Hatta değişikliğe kadar iki net pozisyon Akhisar adınaydı.
Fatih Terim, Drogba'yı oyuna yalnız sokmadı, Amrabat'ı da yanına aldı. Bu çok akıllı bir oyuncu değişikliğiydi.
Amrabat'ı sokma sebebi; o dakikaya kadar 4-3-1-2 oynayan Galatasaray'ı, taktik değişikliğine götürüp 4-3-3'e çevirmekti.
Cevabını da aldı zaten. Sneijder'in başlattığı ve güzel pasıyla Burak'a attığı topta, Burak da ikinci direğe kesti. Aslında kestiği top yavaş ve çok yüksekti. Uzun stoper önünde, diğer savunmacı arkasında sadece boy avantajını kullanmadı Drogba. Çok iyi sıçradı ve çok iyi yere vurdu. Aslında sıçrama kadar o yavaş gelen topa darbeli vurması da çok önemliydi. Ardından yine orta sahadan bir ikiye birle ceza sahasına girdi. Mücadele sonunda boşta kalan topta da Burak ikinci golü yaptı. 2-0 takımın coşkusu, moralini arttırmıştı. Aslında iyi de oynuyordu. İyi oynadığı dakikada da golü yedi. İşte uzatmalarla birlikte 28 dakikada havlu atmak üzere olan Akhisar risk aldı.
Galatasaray da skoru korumak için yaslandı arkaya. Ben açıkçası "KUŞKULARLIM VAR DROGBA İLE İLGİLİ" diye düşünüyordum, Drogba transferinin vizyon ve hava açısından önemli olduğunu söylerken... Ama en azından dünkü maçta Drogba'yı gördükten sonra "Rıdvan Dilmen, boşuna kuşkulanma" cevabını aldım.
Hakem Halis Özkahya'nın, ilk yarıda Akhisarlı oyuncunun Burak'a yaptığı hareketi, Rieara'nın hareketini ve Amrabat'ın Oğuz'a yaptığı hareketi kartsız bırakması ciddi hataydı. Galatasaray'ın kalan 12 maçın 7'sini evinde 5'ini de dışarda oynayacak olması, dün akşamki galibiyetin ne kadar önemli olduğunun göstergesiydi.
