Avrupa Ligi'ndeki 4 maçta 3 galibiyet bir beraberlik ve alınan 10 puan... Artık yolun yarısı geçildi. Avrupa Ligi'nde 4 maçta alınan 10 puana rağmen hala işin bitmemiş olması grubun ilginç olduğunun göstergesi. Dünkü maçta Aykut Kocaman'ın oyun genelinde istedikleri oldu. Fizik gücü yüksek, pas yapan, özellikle rakip takım ikinci bölüme geçtiği anda topa doğru pres yapmaya çalışan, konsantrasyonu çok yüksek bir Fenerbahçe vardı. İkinci gol muhteşemdi. Topun Gökhan'la buluşması, onun Cristian'a pası, ondan da Sow'a çok şık bir pas ve çok güzel bir gol vuruşu izledik.
Limassol takımı tabi ki Fenerbahçe kalitesinde değil. Çabuk oynamaya çalışan kalitesi düşük bir takım. Öndeki üç oyuncu top Fenerbahçe'ye geçtiğinde hiç savunma yapmıyorlar. Bu da zaman zaman Bekir'in, oyun boyunca Gökhan'ın ve çıkana kadar Hasan Ali'nin bindirmelerine imkan verdi. Bende iz bırakan tek oyuncuları oyunda atılan Ouon'du. Çabuk ve atletik bir oyuncu.
F.Bahçe'de Meireles'in, Selçuk oyuna girdikten sonra uzun süredir oynamadığı için (Kaldı temposu iyiydi) Selçuk ve Mehmet Topal'ın önüne kaydırılarak ekonomik oynamasını sağlandı. Daha sonra Kocaman hem alkışlatmak, hem dinlendirmek hem de Recep gibi genç bir oyuncuyu kazanmak adına doğru zamanda oyundan aldı. Rakip 10 kişi kaldıktan sonra zaten maçın dönme şansı kalmamıştı. Fenerbahçe'de fizik gücü düşük bir oyuncu görmedim. Yardımlaşma top rakipteyken iyi, hücumdayken iyiye yakındı. Bu dönem gelecekle ilgili tek soru işareti var. Çok formda olan Sow problem yaşarsa rakip kaleye çabuk gitmekte sorun yaşayabilirler. Ama şu var ki Aykut Kocaman yönetimindeki oyuncular Avrupa Ligi'de çok başarılılar. Ligdeki Ordu maçında da kazanarak morallerini ve güvenleri tekrar geri getirmek isteyeceklerdir.
Taraftara da bir şeyler söylemek istiyorum. Bu kadar dış etken ve kaosa rağmen takımlarına müthiş sahip çıktılar. Oyun boyunca gerçek 12. adamlık yaptılar.