Derbiler tarihinin belki de en kötüsünü izledik. Bu kadar çok oyunun kesildiği, bu kadar çok faulün yapıldığı, topun oyunda kalma süresinin bu kadar az olduğu bir maçı hatırlamıyorum. Temel sebebi de iki takım hocasının 'Ne şiş yansın ne de kebap' felsefesi. Aslında ikisinin de işine beraberlik geldi. Maçın başında da geldi, devamında ve sonunda da. Önce F.Bahçe'den başlayalım… Dzeko, Tadic, Szymanski sahada yoklar. İrfan Can ikinci yarıda biraz kıpırdadı, hepsi bu. G.Saray'da ise İcardi zaten haftalardır yok. Barış Alper bir şeyler yapmaya çalıştı, Ziyech birkaç orta attı, hepsi bu . Muslera ve Livakovic, belki de hayatlarının zor maçlar kategorisindeki en rahatını oynadılar. 90 dakikada net bir pozisyon var mı? Hayır. Organize atak var mı? O da yok. Sonuçta bu rezil maçın hakkı, 0-0'dı ve öyle de bitti.
Böyle maçlarda hakeme çok iş düşer derler. Aslında düştü de. Sakın ona 'Her şeye faul çaldı' demeyin, çünkü çaldıklarının hemen tamamı gerçekten fauldü. Maçta tek kritik pozisyon var. İlk yarıda Djiku, bir yan topta İcardi'nin kafasına yumruk-tokat karışımı vuruyor. Top oyunda, karar penaltı olmalıydı. Diyelim ki Arda Kardeşler göremedi, VAR'daki hakem ne iş yapar? VAR daveti gelse Arda Kardeşler penaltıyı verecek, bir de herhalde Djiku'yu yaptığı hareketten dolayı oyundan atacaktı. Bu tokat-yumruk karışımını hafifletmek, yok saymak için hiçbir şeye sokamayız. Tamam, yan toplarda tutma, itme, çekme oluyor. Abartılı değilse 'Futbolun doğasına uygun' diyoruz ama yumruk-tokat futbolun doğasına asla uygun değil.