Maç öncesi hemen hemen hiç kimse Galatasaray'ın puan kaybedeceğini düşünmüyordu, zaten düşünülen de oldu... Peki Galatasaray çok mu iyi oynadı? Hayır! Çok mu hızlı oynadı? Hayır! Rakibine pozisyon verdi mi? Evet! Peki nasıl kazandı? Cevap; kalite...
Bir 30 dakika çok sıkıcı... Derken bir korner, dönen top, orta, Onyekuru'nun kafası ve seken topa da vuran Mostafa Mohamed... Hemen arkasından da yine Mostafa Mohamed, geriden geliyor, rakip durmuş, dar açıdan çarprazdan direği kırarcasına bir mermi gibi vurup, maçı orada bitiriyor.
İkinci yarı bir ara Erzurumspor art arda pozisyonlar yakaladı... Özellikle birini atsalar ve maçı 2-1'e getirseler, ondan sonra Galatasaray strese girecekti ki olmadı... Şampiyonluk yarışında bu tip rakiplere karşı, yani senden çok daha aşağıdaki mütevazı takımlara karşı, sürpriz kayıplar yaşanmamalı... Kötü de oynasan, rölantide de oynasan, kazanılmak zorunda. Mesela Fenerbahçe bunları yapamıyor. Evinde çok aşağıdaki Anadolu takımlarına çok tuhaf puan kayıpları yaşadılar. Sonuçta lig doludizgin devam ediyor. Maçta iki önemli, bir de önemsiz kritik pozisyon var. Etebo'ya gösterilen kart yanlış. Faul bile yok. İkinci yarıda Onyekuru'nun Arda'ya atıp, ardından da gol olan pozisyonda elle kontrolü var. İptal kararı doğru. Fakat bir pozisyon var ki tam çizgide. O da Mostafa Mohamed'in attığı ikinci gol. Top ofsayttaki Arda'ya atılıyor, Arda durumu farkedip topa koşmuyor, fakat defans Arda'yı bir nebze de olsa takip ediyor, sonra duruyor, arkadan gelen Mohamed de golü atıyor. Tam sınır... Ofsayttaki Arda'yı rakibin kovalaması demek rakibe müdahale ediyor demek. Ama Arda o kadar belirgin şekilde topa hamle yapmadı ki gol kararının doğru olduğunu düşünüyorum.