Koskoca Fenerbahçe'nin, mütevazı Hatay karşısında, üstelik son 15 dakikayı iki kişi eksik oynarken bırakın maçı kazanmayı, neredeyse tek pozisyonu yok. Aslında 90 dakika baktığımızda da Gökhan Gönül'ün direkten dönen topu dışında da kayda değer hiçbir şeyi yok.
Bunun temel sebebi şu: Fenerbahçe'de meziyeti sonucu değiştirecek, bireysel kalitesiyle maçı alabilecek oyuncu yok. Belki biraz Sosa, hepsi bu! İlk yarıya bakıyoruz: Tolga, Gustavo ve Ozan. Defansif orta sahalar... Sanki rakip Real Madrid gibi... İleriye oynamakta zorlanan, ofansif etkinliği az olan bu üç orta saha ile oynamanın mantığı ne olabilir? Pek tabii ki hiçbir mantığı yok. Zaten ilk yarının sonunda da Erol Bulut bazı şeylerden rahatsız oldu ki ciddi değişikliğe gitti.
Fenerbahçe'nin gol umudu Valencia ama sahada yok. Hem yok hem de istediği pasları alamıyor. Eğer sen Hatayspor gibi yeni kurulmuş, kendi yağında kavrulan bir takıma karşı böyle oynarsan rakip biraz meziyetli olduğunda neler olabileceğini düşünemiyorum.
İkinci yarı kartlarla beraber doğal olarak baskı arttı. Ama şartlar ne olursa olsun 15 dakika senden iki oyuncu eksik oynayan bir takıma karşı gol atamıyorsan, hele hele pozisyon bulamıyorsan Fenerbahçe'de büyük problemler var demektir. Hatayspor, Başakşehir'i yendi ama çok ahım şahım bir takım değil. İyi savundular hepsi bu kadar.
Maçın hakemi Ümit Öztürk'e gelince, kusursuza yakın maç yönetti. İkinci sarı karttan gelen iki kırmızı kartta da haklı. Ama bu haklı kırmızı kartlarda sahadan atılan oyuncuları eleştirmek lazım. Aslında her ikisi de umut vadeden akında rakibi çektikleri için kırmızı kart gördüler.