İLK 85 dakikaya bakıyoruz, Trabzon tarihi farkı kaçırdı. Eğer F.Bahçe kalecisi Harun bu kadar mükemmel oynamasaydı belki de 5-6 gol atan bir Trabzon görecektik. Ama son 8-10 dakikaya baktığımızda da o maç boyu oynamayan sürklase olan F.Bahçe beraberliği bile yakalayabilirdi. İlk yarı tüm kontrol Trabzon'daydı. Adeta duvar topu oynadılar. Top F.Bahçe'ye geçtiğinde çıkmaya çalışıyor ama Trabzon topu kapıp tekrar hücuma başlıyordu. Kanatları kullandılar, araya oynadılar, orta sahada üstünlük sağladılar ve penaltı geldi. Rodallega penaltıyı atsa, biz belki de bugün çok farklı şeyler konuşuyorduk. F.Bahçe'nin yegane ismi, Harun mükemmel penaltıyı kurtardı.
Trabzon ikinci yarıya golle başladı.
Düşünebiliyor musunuz, bir takımın sol beki kafayla gol atıyor. Bu olabilir ama aynı sol bek Novak, golden sonra iki tane yüzde 100 gol pozisyonunu cömertçe harcıyor.
Burada problem Novak'ın gol kaçırması değil, bir takımın sol bekinin art arda pozisyona girmesi ve buna F.Bahçe'nin izin vermesi.
İkinci yarıda F.Bahçe sahadan silindi.
Trabzon her gelişinde pozisyon buldu.
Sonunda da Sosa'nın attığı muhteşem golle iki farklı üstünlüğü yakaladı. Maç 3-4 olur mu derken, F.Bahçe'nin Frey ile golü gelince sanırım Trabzonlu futbolcular laubaliliğin ne demek olduğunu anlamışlardır. Bir de son dakikalarda direkten dönen topu Fenerbahçe gol yapsa dün geceki maç G.Saray-F.Bahçe derbisinin ufak bir kopyası olurdu.
Hakem Halil Umut Meler'i tebrik ediyorum. Harika bir maç yönetti ama ilk yarıda penaltı kazanılan serbest vuruşta ben bir faul görmedim. Her şeye rağmen çok başarılıydı.